Cuma, Mayıs 26, 2006

BİRAZ EĞLENELİM...








TÜRK TAKINTILARI

1-Kardan adama tekme atmak veya
çalışmak.
2-Yeni atılmış betona,ağaç ve banklara kalp ve isim
kazımak.
3-Şahin marka arabayı,Doğan görünümlü yapmak.
4-Kırmızı ışıkta dururken,yeşil ışık yanar yanmaz
kornaya basmak.
5-Otobüs duraklarına "Ateşli sevişirim beni ara"
yazmak.
6-Takımı galip gelince havaya silah sıkmak.
7-Kumsalda deve güreşi yapmak.
8-Trafikte sollayan aracın önüne geçmeyi ilke
saymak.
9-Kartopunun içine buz koymak.
10-Yasak ortamlarda cep telefonu ile görüşmek.
11-Meslek unvanını İngilizce söylemek.
12-Tiki olan insanların tikleri ile uğraşmak.
13-Faturaları son gün ödemek.
14-İskambil kağıtlarından kule yapan birinin kulesini
bozmaya çalışmak.
15-Cep telefonu ile bağıra bağıra konuşmak.
16-Sinyal verir vermez şerit değiştirip kazaya sebebiyet
verdiğimizde "sinyal verdik görmüyor musun?" demek.
17-Ara yollardan ana yollara çıkacak araca yol vermemek.
18-Otobüsten ille de ön kapıdan inmeye çalışmak.
19-Otobüs koltuklarını yırtmak ve üzerlerine yazı yazmak.
20-Kırmızı ışıkta burnunu karıştırmak.
21-Evlilerin bekarlara "Sakın ha evlenme" demesi.
22-Aynı filme giden insanların çıkışta filmi birbirlerine anlatmaları.
23-Yolda tanıdık birini görünce arabayı şakadan onun üzerine sürmek.

****************************************************************
Gerçek Aşk !!!


Gönderen : Rukiye

Bir kız ve bir delikanlı,bir motorsikletin üzerinde 180 km hızla gidiyorlar ve aralarında şöyle bir konuşma geçiyor;

Kız : Lütfen yavaşla,ben korkuyorum
Delikanlı : Hayır,bak ne kadar eğlenceli
Kız : Lütfen,lütfen,çok korkuyorum
Delikanlı : Peki,beni sevdiğini söyle
Kız : Seni çok seviyorum,lütfen yavaşla
Delikanlı : Şimdi de bana sıkıca sarıl
Kız delikanlıya sıkıca sarılır
Delikanlı : Şapkamı alıp,kendine takar mısın? Başımı çok sıktı.
Ertesi gün gazetelerde şöyle bir haber çıktı: Motorsiklet kazası;
Motorsiklet,fren arızası nedeniyle,bir binaya çarptı.Üzerindeki 2 kişiden sadece biri kurtuldu.Gerçek ise şöyleydi;Yolun yarısında,delikanlı frenlerin bozulduğunu anlamış ama bunu kıza belli etmek istememişti.Bunun yerine,kızdan kendisini sevdiğini söylemesini istemiş ve kendisine son defa sarılmasını istemişti.

Sonra da kendi ölümü pahasına,kızın başlığı takmasını ve hayatta kalmasını sağlamıştı.
İŞTE GERÇEK AŞKIN ANLAMI DA BUYDU!

****************************************************************************
Telefon Defteri


Telefon defterlerini hafife almayın.
--------------------------------------------------------------------------------

İNSAN TELEFON DEFTERİNİ TEMİZE ÇEKERKEN BAZI İSİMLERİ ESKİ DEFTERİNDE BIRAKIR.
Onlar artık bir daha asla aranmayacaktır. Garip bir hüznü barındıran bu silik isimlere bakılır. Kimi okuldan sınıf arkadaşınızdır, kimi çok çabuk unutuverdiğiniz bir sevgili, kimi bir cafede aylarca her şeyi ama her şeyi paylaştığınız birisi; veya istifa ettiğiniz bir yerden bir arkadaşınız! Soyadları sorulmamış bir sürü hatırlanmayan isim de vardır defterde; ve şüphesiz üstünde isim olmayan telefon numaraları korkunç bir operasyonla onlarca hayat, onlarca güzellik bir çırpıda ortadan kaldırılır.

İNSAN TELEFON DEFTERİNİ TEMİZE ÇEKERKEN BAZI İSİMLER ÜZERİNDE DURUR.

Onca zaman sonra bir kez arasanız, sesini duysanız... Ona edilebilecek bir çift sözünüz yoktur! Birlikte gittiğiniz filmler, meyhaneler, evler birbirinizi yıllar sonra özlemenizi sağlayacak sevgiyi aşılamamıştır size. Yalnızca bir isimdir şimdi o. Temize çekerken atlarsınız hemen. Derhal çevirirsiniz sayfayı telaşla, alelacele. Oh, isim geçmişte kalmıştır.

İNSAN TELEFON DEFTERİNİ TEMİZE ÇEKERKEN HAYATINI DA SORGULAR!

Hangisi ihanet etmiştir, hangisi yalvarmıştır kendisini bırakmamanız için; hangisinin bir süre sonra arkanızdan konuştuğunu duymuşsunuzdur; hangisi sizi en güzel öpmüştür; hangisi rüyalarınıza girmiştir, hangisinin ayak parmakları ilginizi çekmiştir, hangisine hediye alırken zorlanmışsınızdır, hangisiyle en hararetli tartışmalara girip kavga etmişsinizdir, hangisi için sabahlara kadar içip içip ağlamışsınızdır?!... Doğrular, yanlışlar, hatalar, tutkular! Birlikte EDİP CANSEVER okuduğunuz o insanlar, solmuşlardır

İNSAN TELEFON DEFTERİNİ TEMİZE ÇEKERKEN YALNIZLIĞINI DA KANITLAR.

Bütün bu insanlar şimdi nerede, ne yapmaktadırlar? Saat elbette dörttür! Paradoks, labirent, koni, tüm bilimsel ifadeler ve mantelite tersine dönmüştür. Ters dönmüşüzdür. Bu tek başınalık ve bu isim katliamı aslında size ters gelir... Çalan telefona bakarsınız. Acaba? Acaba telefon defterini temize çeken bir arkadaşınızın son anda kurtarma çabası mıdır? Bir iki kırık sözcük, yarım yamalak bir buluşma, belki... Bilemezsiniz...

LÜTFEN, AMA LÜTFEN TELEFON DEFTERLERİNİZİ KAYBETMEYİNİZ.

***********************************************************************************
Reddetme Bahaneleri




KADINLARIN ERKEKLERİ REDDETME BAHANELERİ:
10-Seni ağabeyim gibi severim.(Saz heyetinde 14. keman)
9-Aramızda bu kadar yaş farkı olmasaydı keşke. (Babam yaşındasın)
8-Seni düşünemiyorum. (Çirkinsin)
7-Hayatım şu anda karmakarışık. (eve gideceğiz ve eski erkek arkadaşım gelecek,olay çıkacak)
6-Bir başkasını seviyorum. (Evde kedimi okşar,pasta börek yerim)
5-Aynı işyerinde çalıştığım biriyle çıkamam. (Aslında sadece aynı güneş sisteminde olsak da seninle olmam)
4-Sorun senden değil,benden kaynaklanıyor. (sorun senden kaynaklanıyor)
3-Şu sıralar kariyerime konsantreyim.(iş yapmak bile seninle olmaktan daha ilginç)
2-Sözlüm var. (Seninle beraber olmaktansa her yalanı söylerim)
1-Arkadaş kalalım. (Benim yanımda ol da erkek arkadaşlarımın neler yaptıklarını anlatacak bir adamım olsun)


--------------------------------------------------------------------------------

ERKEKLERİN KADINLARI REDDETME BAHANELERİ:
10-Seni kızkardeşim gibi severim(çirkinsin)
9-Aramızda bu kadar yaş farkı olmasaydı keşke (çirkinsin)
8-Seni düşünemiyorum (çirkinsin)
7-Hayatım şu anda karmakarışık (çirkinsin)
6-Bir başkasını seviyorum (çirkinsin)
5-Aynı işyerinde çalıştığım biriyle çıkamam (çirkinsin)
4-Sorun senden değil benden (çirkinsin)
3-Şu sıralar kariyerime konsantreyim (çirkinsin)
2-Sözlüm var (çirkinsin)
1-Arkadaş kalalım (çok ama çok çirkinsin)
*********************************************************************************
Değişik İsimler


Aşağıdaki isim listesindeki isimlerin çoğunun Turkcell abone listesinden alındığına, yani gerçek olduklarına dair bir açıklama var ama ne kadar doğru bilinmez tabii.
(Yanlış anlaşılmasın lütfen, isimler sadece değişik, alışılmadık oldukları için komikler)
--------------------------------------------------------------------------------

İlk olarak sizin gönderdiğiniz isimler:
Senbilin NEYAPTIN
Olgun PORTAKAL
Bilgi SAYAR
Ethem ABASIKELEŞ
Korkut KORKMAZ
Pekgüzel TAVASAPI
Göksenin EKİYORUM
Mali Müşavir Osman AÇIKGÖZ
Muhasebeci Ahmet KAPTIKAÇTI
Ahmet ÖZYİRMİDOKUZ
Esra PEKÖMÜR
Neren KIVIRCIK
Aşure ???
Üzüm ???
YAZI TURA

Veee Turkcell Abone listesinden alındıkları iddia edilenler:

Sehriye PILAV
Ahmet Mehmet VELİ
Mukaddes ÇALIŞYE
Hakkı KISAADAM
Kurtis ŞİŞKO
Ömürlü DOĞRUGİDEN
Oktay DOLMASEVER
Rüştü DÜZER
Gülhanım ELLERGEZER
Nabi DALGA
Sanayi HOROZ
Cömert VARLIK
Maşallah AKGÜN
Haci SARKINTI
Kayyum KONAKLI
Yağmur SAĞNAK
Bora SAĞNAK
Jinekolog Dr. Kaya BİLİR
Diş Hekimi Oya BİLİR
Faruk ARTIK
Nazım ENGİNAR
Tüccar ASLAN
Keklik ASLAN
Arı BALCI
Petek BALCI
Kaymak BAL
Avukat Güven KURTUL
Cemal MORDALGA
Muhterem ÖĞRETMEN
Musa PASTIRMA
Kadir KILLI
Fatih İPTEKESEROĞULLARI
Ayşe DONSUZ
Yosma ALVER
Selma VEREN
Dünya MALIDÜZDÜR
Kibar ZORBA
Ümit VAR
Jandarma KIZKAÇIRAN
Öznur PALAVRACI
Incil TEVRAT
İnsaf YILDIRIM
Demir BAYGIN
Hayati KOPYA
Fazlı KONT
Muhlis DÜNYADAGÜLMEZ
Fikri FAİZ
Satılmış DÖNEKOGLU
Edenbulur YILMAZ
Recep DÜDÜKÇÜ
Sakin ZEYTİN
Kibar DELİ
Cebrail GÖRÜR
Abdülhalim PIRASA
Behçet BECERİR
Cansin BİRİCİK
Huriye YEDİÇOCUKLU
Istiklal YARATILIŞ
Güler GÜLER
Ali AL
Teslim SÖYLEMEZ
Güclü KUVVETLİ
Çetin CEVİZ
Sezer YAN
Parla YAN
Huriye DELERGEÇER
Seyla BOYNUİNCEOĞLU
Köşe SICAK
Bucak SICAK
Tutam SICAK
Satılmış DAĞDEVİREN
Satılmış BOSTAN
Gudbettin KUŞ
Şişe İNCE
Efsane ÇİLEK
Rahime İŞER
Herkül DEMIRTAŞ
Cemal PAŞA
Halim HARAP
Aziz ÇUBUĞUUZUN
Fatma DONUKARA
Süleyman PEKYUMURTA

*****************************************************
Mutluluk Reçetesi


Yaşamı boyunca mutlu olmak isteyenler için mutluluk reçetesi...
--------------------------------------------------------

Aklını kullan.
İyice tanımadan hiçbir insana bağlanma.
Bitmemiş ilişkilerin üzerine ilişki kurma, acı çeken sen olursun.
İyice soruşturup diğer insanların da haklı olabileceğini düsün.
Seni takmayanı sen hiç takma, konuşmayanla asla konusma.
Güvenmediğin biriyle asla flört etme.
Yalanını yakaladığın kişinin düzelebileceğini düşünme.
İnsanlara doğru değer ver, haketmeyenleri sil.
Kimseye yalvarma.
Asla dönüp te arkana bakma.
Sır tutmasını bil.
Dostlarının sevgilinden daha önemli olduğunu unutma, onları asla
sevgilin için satma.
Hakettiğin sevgiyi alamadın mı? kendini üzme, sorun sen değilsin.
Kimsenin lafıyla dolduruşa gelme, ama aklının bir köşesinde de tut.
Kafanda bitirdikten sonra iki çift tatlı söz, iki damla gözyaşı için
asla yumuşama.
Seni sevenlerle kullananları iyi ayırt et.
Seni dinleyip anlamaya niyeti olmayanlarla tartışma.
Emrivaki oluşturulan dostlukları kabul etme.
Eğer verdiğin sır o kişide kalmıyorsa ikinci bir sır şansı verme.
Dostun olacak insanları bazı kriterlere göre belirle.
Kendini öven insanlardan kaç.
Karşındakinin doğruyu söylediğini varsayma.
Kendine saygını yitirmene neden olacak hiçbir şey yapma.
Sorunun olduğunda insanlar zaman ayırıp seni dinliyorlarsa onların öğütlerini gözardı etme.
Göz göre göre su birikintilerine taş atma, mutlaka üstüne sıçrar.
Kendinin herkesten daha önemli olduğunu unutma.
Sen istemediğin sürece tanrı dışında kimsenin seni üzemeyeceğini aklından çıkarma.
Gözyaşlarının değerini bil. Onları haketmeyenler için harcama.
Sana bahşedilen zekayi kullanmayarak, tanrıya hakaret etme.
Senin zekana inanan insanları hayalkırıklığına uğratma.
Kendini sev.
Alkol alınca kontrolünü yitirenlerle asla tartışma.
Dışarıdaki güneşe bakıp gülümse ve önünde koskocaman bir gelecek olduğunu unutma.
Dostluğunla yetinmeyenler için hiçbir fedakarlık yapma.
İnsanlari kaybediyorsun diye ağlayıp sızlama, ama kazandığın insanların değerini bil.
Aşkta bile mantığına küsme. Kalbin doğru yolu bulacak içgüdüye sahip degil.
Kimseye taşıyabileceğinden fazla değer verip bununla övünmesine fırsat verme.
Güvenmediğin kimseye aleyhine kullanılabilecek hiçbir koz verme.
İstediğini almak için asla duygu sömürüsü yapma.
Sana duyulan sevgiyi ve güveni istismar etme.

**********************En Çok Söylenen Yalanlar


Senin için canımı bile veririm.
Ben zaten anlamıştım.
Önemli olan ruh güzelliği canım.
Senden başka kimseyi sevmedim.
Aaaa.Hoşgeldin.
Ben de şimdi sana geliyordum.
Yarın tamam.
Öğle tatili yapmıyoruz.
Hiç acıtmayacak.
Şimdi ben de seni arayacaktım.
Ben zaten böyle olacağını biliyordum.
Emrin olur.
Bilsem söylemez miyim???
Ayıp ettin valla kimseye söylemem.
Kolay gelsin herkese.
Aradım valla yoktun...
Kusura bakma güzelim,bizde de hiç bozuk kalmadı.
Yolda lastik patladı.
Çok kolay bir ders,ben A almıştım.
Baba,bu dönem kitaplar çok tuttu.
Yedi göbekten İstanbul'luyuz.
Üç saatte Ankara'ya indik.
Çok yakın ahbabım olur.
Elimizde büyüdü.
Orada durumunu toparlamış,paraya para demiyormuş.
Paranın ne önemi var muhim olan insanlık.
Abi sen kapat,ben hemen arıyorum.
Çocuğu çıkardım bile,birazdan sende.
Kesinlikle kırılmaz.
İmkansız,daha ucuza bulamazsınız.
Şimdi seni düşünüyordum.
Hayır efendim çekmez.
Giyince açılır,merak etmeyin.
Çek bekliyorum,geç kaldı,gelsin hemen yatıracağım.
Seni sevdiğim için yapıyorum bunları.
Kapatmam lazım,ocakta yemek var.
En doğru,en hızlı,en detaylı haberler için bizi izleyin.
Biz demokrasinin bekçisiyiz.
Saat durmus,çalmadı.
Yok canım,benim değil,arkadaşlar unutmuş.
Biz de şimdi içeri girdik.
Biz de tam kapıdaydık.
Aaa,sana en az beş e-mail gönderdim,almadın mı?
Sürekli arıyorum,düşmüyor.
Karım çok hasta,acil servise yetiştirmem lazım.
Oo hooo...çoktaaaan.
En geç haftaya hepsini öderim.
Arayacaktım ama işler çok yoğun,kafamı kaldıramıyorum.
Abi ikinci köprüde bir basmışım,kadran 225.
Bir tanesi sorun çıkarsın,hepsini geri getir.
Benim köylüm,benim çiftçim,benim memurum.
Hanımefendi tabaklar tamamiyle ithal malıdır.
Kurtarmıyor abla,bak inan zararına satıyorum.
Müşteri:Garson bey kadayıf taze mi?
Garson:Tabii beyefendi,daha bu sabah çıktı.
Elimde kalmamış beyefendi,siz girmeden biraz önce son parçayı sattım.
Abi siz önden gidin,orada buluşuruz.
Bir kereden birşey çıkmaz.
Yarın tamam.
Öğle tatili yapmıyoruz.
Hiç acıtmayacak.
Orijinal yedek parçası.
Telefon şehirler arasına kapalı.
Burada torpil geçmez.
Girilmez levhasını görmedim.
Yemeğe kalın.
Çok üzüldüm.
Her bedene uyar.
Davetliydik ama gitmedik.
Bu kızı kimler kimler istedi.
Herkese eşit zam yapıldı.
Hatırası var.
Herşeyin en iyisine layiksin.
Sadece arkadaşız.
O benim ağabeyim gibiydi.
Arkasından değil,burada olsun yüzüne de söylerim.
Çok yakışmış...
Telefon kapalı değildi...
Demek çekmemiş. Hay Allah!!!
Aslında sorular çok kolaydı.
Ben mi onu seviyormuşum.
Daha neler gıcık oluyorum ben ona ya...
Ders çalışıyorum.
Canım bilerek olmadı ya.

*******************************************************

Yaşam İçin Öneriler


Kepekli pirinçten çok ye.

İnsanlara beklediklerinden daha çok şey ver ve bunu zevk alarak yap.

En sevdiğin şiiri ezberle.

Dinlediğin herşeye inanma.

Sahip olduğun herşeyi harcama ve istediğin kadar uyuma.

"Seni seviyorum" dediğinde,cidden söyle.

Üzgünüm dediğinde,o kişinin gözlerinin içine bak.

Evlenmeden önce en az 6 ay nişanlı kal.

İlk bakışta aşka inan.

Başkalarının düşleriyle asla alay etme.

Tutkuyla ve derinden sev.

Sonradan yara alabilirsin belki ama hayatı komple yaşamanın tek yolu budur.

Anlaşmazlık durumlarında,dürüst ol.

Kimseyi kırma,hakaret etme.

İnsanları akrabalarına göre yargılama.

Yavaş konuş,ama hızlı düşün.

Biri sana,yanıt vermek istemediğin bir soru yöneltirse,gülümse ve en büyük aşkın ve en büyük başarıların
daha büyük riskleri olduğunu hatırla.

Anneni ara.

Biri hapşırdığında "çok yaşa" de.

Kaybettiğinde,ders al.

3 "S" yi unutma:Kendine Saygı,başkalarına Saygı,herşeyde Sorumluluk.

Küçük bir anlaşmazlığın büyük bir arkadaşlığı bozmasına izin verme.

Hata yaptığını farkettiğinde,onu hemen düzelt.

Telefona cevap verirken gülümse,seni arayan kişi bunu sesinden anlayacaktır.

Konuşmaktan,sohbetten hoşlanan bir kadın/erkekle evlen.Yaşlandığınızda,konuşma yeteneğiniz herşeyden daha önemli olacak.

Biraz yalnız kal.

Değişikliklere kucak aç,ama değerlerini yitirme.

Suskunluğun,bazen en iyi yanıt olduğunu unutma.

Daha çok kitap oku,daha az televizyon seyret.

İyi ve saygın bir hayat sür.

İleride,yaşlandığında ve geçmişi hatırladığında,bir kez daha nasıl zevk aldığını göreceksin.

Allah'a güven ama arabanı kilitle.

Evde sevgi dolu bir atmosfer önemlidir.

Huzurlu ve uyumlu bir ortam yaratmak için elinden geleni yap.

Sevdiklerinle anlaşmazlığa düştüğünde,o anki duruma önem ver.

Geçmişte çok yaşama.

Satırlar arasını oku.

Bildiklerini paylaş.Ölümsüzlüğü elde etmenin bir yoludur.

Gezegenimize karşı nazik ol.

Dua et.Duada,ölçülemeyecek bir güç saklıdır.

Sana sevgi gösterisinde bulunan birini engelleme.

Başkalarının işine burnunu sokma.

Onu öperken gözlerini kapatmayan bir kadın/erkeğe güvenme.

Yılda bir kez hiç gitmediğin bir yere git.

Çok para kazanıyorsan eğer,hayattayken başkalarına yardım et.Bu şansın sana verebileceği en büyük tatmindir.Unutma,istediklerini elde edememek,bazen büyük bir şanstır.

Bütün kuralları öğren,sonra bazılarına uyma.

İki insan arasındaki aşkın birbirine duydukları gereksinimden daha büyük olduğu ilişkinin en iyi ilişki olduğunu unutma.

Başarını,onu elde etmek için vazgeçmek zorunda kaldığın şeylere bağlantılı olarak değerlendir.
*******************************************************************************
Burçlar Nasıl Özür Diler


KOÇ: Bir kere bütün koçlar dünya şekeri olduklarına inanırlar.Özür dilemelerini gerektirecek bir şey yaptıklarını ya da söylediklerini hiç düşünmezler.O yüzden dizlerinin üstüne çökmek yerine basitçe özür dilerim derler.Bundan ne azı ne fazlası.

BOĞA: Bir hata yaptıklarında insanlarla yüz yüze bakmaya çok çekinirler.Hem zaten olan olmuştur.O yüzden boğaların özür dilemedikleri için kaybettikleri çok arkadaşları vardır.

İKİZLER: İkizler her ne yapmış olurlarsa olsunlar,konuyu iyice derinlemesine bi araştırırsanız mutlaka haklı çıkacaklardır.Haklı olduklarını düşünmüyorsanız demek ki konunun yeterince derinine inmemişsiniz o da sizin sorununuz.

YENGEÇ: Bir yengecin özür dilemesini bekliyorsanız buna pişman olursunuz.Her konuyu mutlaka kendi taraflarına çevirmeyi bu kadar iyi beceren başka bir burç daha yoktur.Sonunda bir bakmışsınız yalvar yakar olan sizsiniz.

ASLAN: Bir aslan hatasını telafi etmek için elinden ne geliyorsa yapar.Size çiçekler alır,evinizin karşısındaki duvara kocaman harflerle BENİ AFFET yazar,ayaklarınıza kapanıp yalvarır.Sonunda affettiğiniz zaman kıs kıs gülmeyi de ihmal etmez tabi,ne de olsa ona karşı koymak ne mümkün.

BAŞAK: Başak hata yaptığı zaman özür dilemekten çekinmez,ama bunu ne zaman yapacağını kendi kafasından planlar.Herkesi kendileri gibi sandıkları için böyledirler.Onlara göre iş işten geçmiş olsa bile sonuçta özür dilemiş midir?Dilemiştir!

TERAZİ: Hata yaptıkları zaman bunu itiraf etmeye çekinmezler.O kadar içtendirler ki zaten özür dilerim demelerine fırsat kalmadan siz affettiğinizi söylemiş olursunuz.

AKREP: Özür dilemenin bir formalite olduğuna inanırlar.O yüzden bir telefon açmak ya da karşınıza alıp konuşmak yerine kart ya da mail yoluyla özür dileyen insanların çoğu bu burçtandır.

YAY: Yayların kitabında pişmanlık,özür gibi şeyler yazmaz.Hatasız kul olmaz şarkısı onların hayat felsefesidir.Başkaları onlara yanlış bir şey yaptığı zaman da aynı tavrı korurlar,çifte standart yapmazlar yani.

OĞLAK: Onlar asla basit bir özür dilerim cümlesi duyamazsınız.Uzuuuun bir açıklama yaparlar.7 sayfalık bir savunma yazdıkları da görülmüştür.

KOVA: Dünya tatlısı insanlardır.Hata yaptıklarını bilir ve saniyesinde durumu kurtarmak için bir şeyler düşünürler.Genelde de başarırlar.

BALIK: Kolay kolay özür dilemezler çünkü onlara göre herkesin olaylara bakış açısı farklıdır.Bir balık ve özür dilemek ha?Şansınızı zorlamayın!

**********************************************************************************
Yurdumun Çocukları


Yukarıdaki şiirin ölçüsü nedir?
Cevap: Yaklaşık dokuz santimetredir. (Lise 1)

Kimlere zekat verilmez?
Cevap: Şeytana. (İlkokul 5)

* Demokrasilerde kuvvetler ayrılığı kaça ayrılır?
Cevap: Üçe. Kara, deniz, hava kuvvetleri. (Orta 3)

* Mondros\'u açıklayınız.
Cevap: Mondros kimdir bilmiyor (Orhan/8)

* İneğin midesi kaç bölümdür?
Cevap: İki oda, bir salon, bir mutfak (Ortaokul 1)

* Servet-i Fünun edebiyatı hangi edebi akımlardan etkilenmiştir?
Cevap: Elektrik akımından (Yaşar/Lise 3)

* Üremeyi açıklayınız.
Cevap: Anne ve babanın gece yaptığı işe üreme denir. (Gül şah/Lise 1)

* Canlıların ortak özellikleri nelerdir?
Cevap: Yol, su, camii, mezarlık.

* Orta Asya\'dan göçün sebepleri nelerdir?
Cevap: Elektirik kesintisi (Gülümser/6)

* Türkiye\'nin geçitlerini yazınız.
Cevap: Altgeçit, Üst geçit, yaya geçidi (Serkan/7)

* Kanuni Fransa\'ya neden kapitülasyon tanımıştır?
Cevap: Bir kadına yardım etmek için (Berat/İlkokul)

* Güneydoğu Anadolu bölgesinde petrol nerelerden çıkartılır?
Cevap: Petrol, Raman ve Gazman\'dan çıkartılır. (Filiz/Ortaokul 2)

* İzmir\'i kim işgal etti?
Cevap: Gazeteci Hasan Tahsin (Barış/Orta3)

* Ailenin reisi kimdir?
Cevap: Anam (Sabri/İlkokul3)

* Koşma nedir?
Cevap: Yürümenin hızlı şekline koşma denir. (Samet/Lise1)

* Canlıların en küçüğüne ne ad verilir?
Cevap: Bebek

* Kasabayı kim yönetir?
Cevap: Şerif ve adamları (Kamil/İlkokul5)

* Mübarek geceler hangileridir, yazınız.
Cevap: Kına, gerdek ve dolunay gecesi (Hatice/İlkokul 5)


***********************************************************************************
Memleketimizde Olan Bazı Olaylar


1) Aynı turizm şirketine ait iki otobüs yolda karşılaştı.Şoförler ellerini bırakıp birbirini selamladı.52 kişi öldü.
Bitlis

2) Odun kesmek için ağaca çıkan çiftçi,Nasreddin Hoca fıkrasındaki gibi bindiği dalı kesmeye başladı.
Farkettiğinde iş işten geçmişti.Dalla birlikte yere çakıldı,hastanede öldü.
Antalya

3) Bir anne yağmur girmemesi için bacayı tıkadı.Soba yanıyordu,bacadan çıkamayan karbonmonoksit evi
doldurdu.Anne ve oğlu öldü.3 yavru komada.
İstanbul

4) Asabi çoban ot yemeyen koyununu tüfeğin dipçiğiyle dövmeye başladı.Tüfek ateş aldı ve çoban öldü.
Bitlis

5) Köpeği ile ava giden acemi avcı,ihtiyaç molası verdi.Tüfeği bacaklarının arasına kıstırıp tuvaletini
yapmak istedi.O sırada köpek dizlerine atladı,tetiğe dokundu.Avcı çenesinden giren fişekle öldü.
Tokat

6) Tarlada otlayan iki koyun bir evin önündeki inşaat kumunu dağıttı.Koyun sahibi aile ile kum sahibi aile
birbirine girdi.İki aileden beş kişi öldü.
Gaziantep

7) İki odayı yıkıp tek oda yapmak isteyen ev sahibi işi abarttı.Tek duvar için kazma yerine dinamit kullandı.
Mahalleyi havaya uçurdu.Yaralandı.
Trabzon

8) Şaşkın köylü üç katlı evinin terasında kömürlükte buzağı beslemeye başladı,buzağı büyüdü.250 kiloluk dev bir inek oldu.Bulunduğu odaya sığmayan inek üç katlı evden vinçle indirildi.
İzmir

9) Karadenizli iki kardeş çatıdaki hurdaları satmak istedi.Ağabey çatıya çıktı,demir yığınlarını aşağıdaki kardeşine atmaya başladı.Kardeşi ise hepsini tuttu biri hariç:Buzdolabı.Onun da altında kalıp ağır yaralandı.Hastanede "Hızlı attı tutamadım" dedi.
İzmir

10) Yeni doğan bebeği seven bir dayı faciaya yol açtı.Bebeği "Hoppala" diye havaya fırlattı.Talihsiz bebek
tavandaki serinletici pervaneye çarparak öldü.
Antalya

*********************************************************************************
Aşağıdaki yazının önce tamamını,sonra da büyük harfle yazılmış satırları okuyun.Karşınıza çıkan iki farklı insanı görünce epeyce şaşıracaksınız!

BABA GÖNDERDİĞİN PARA İLE
gül gibi geçiniyorum fazlasını
NE YAPABİLİRİM? HİÇ DÜŞÜN-
me beni şikayet ettiğimi gör-
DÜN MÜ BU ŞARTLARDA
daha fazlasını isteyemem;
BU PARA İLE OKUMANIN
çaresi var.Ama fazla göndermenin
ZORLUĞUNU,HATTA İMKANSIZ
olduğunu biliyorum.tek düşüncemin sizler
OLDUĞUNU BİLMELİSİNİZ.İHTİYAÇLARIMI
kısmen aldım.Noksanlarımı
TAMAMLAMAK İÇİN DE YETERİ KADAR PARA
var.Para değil,bol mektup
GÖNDERİN BANA.UNUTMAYIN,DÖRT GÖZLE
mektuplarınızı ve güzel haberlerinizi
BEKLİYORUM.SELAMLAR.
************************************************************************************
Türk Televizyonlarında Unutulmayan Anlar


Satanist hikayelerin revaçta olduğu günlerde,abuk tv programlarının birinde,İzmir'de satanist olduğunu iddaa eden bir arkadaşla,röportaj yapan muhabir arasındaki diyalog:

Muh:Peki siz gerçekten bakire kızları mı kurban ediyorsununuz?
Sat:Yok be abi,İzmir'de bakire kız ne arar?

************

Zamanında Number1 Tv'de program yapan Ayça Şen'e bir telefon gelir.Zıpır izleyici,Ayça sen vibratör kullanıyor musun demesi üzerine Ayça,hayır canım ben vidanjör kullanıyorum deyip telefonu kapatır.

************

Cnn Türk'te Çiğdem Anat'ın ajans 13'te yayına girdiklerini fark etmeyerek yönetmenin sen mi gircen yoksa Ankara mı demesine Anat'ın s...t et Ankara'yı şimdi demesi ve bunun yayın anının girişinde ekranda
çınlaması.

************

Shockhaberde gördüğüm ve gülmekten kıvrandığım;Mustafa Denizli'nin Atv'de Bizim Stadyum' sunduğu
dönemde hakemliği yeni bırakan Erman Toroğlu'nu anons ederken tartışmasız Türkiye'nin en büyük
düdüğü demesi ve Erman Toroğlu'nun afallaması.

************

2002 dünya kupaları esnasında maç anlatan spikerin yanında maç yorumu yapan Ömer Üründül abimizin yüzünü beyaza boyamış bir taraftar görüntüsünün fonunda bakın sayın seyirciler taraftarımızım yüzü bembeyaz olmuş demesi üzerine ekranları başındaki seyircilerin darmadağın olması.Bu unutulmaz tv bombalarından bir tanesidir.Zira yüzü bembeyaz olan taraftar yüzünü Türk Bayrağı'nın renklerine boyamış beyaz kısmı biraz yoğun şekilde)bir arkadaşımızdır ve Ömer abimiz hariç herkes bunun farkındadır.

************

Melih Gökçek'in konuk olduğu bir televizyon programında yayına bağlanan bir hayat kadınının sözleri: Melih bey iyi günler,biz bizim keranede 100 tane orospu senin gibi bitane orospu çocuğu doğuramadık demesi.

************

Müslüm Gürses filminden bir sahne;
Müslüm Gürses kadını kollarından tutmuş sarsa sarsa sormaktadır;
Müslüm:Seviyor musun?
Kadın:Hayır!
Müslüm:Seviyor musun?
Kadın:Hayır!
Müslüm:Seviyor musun?
Kadın:Evet!
Müslüm:Yalan! deyip kadına bir tokat atmıştır.

************

Kahramanımız Seda Sayan yine bi sabah elleri belinde programını sunuyor.O sırada bi canlı bağlantı olur:

Seda:Alo kiminle görüşüyoruz?
Telefondaki:Mustafa.
Seda:Naber lan Mustafa,nerden arıyosun bizi?
Mustafa:Şişli'den.
Seda:Ne iş yapıyon lan?
Mustafa:Belediye Başkanı'yım.

*************************************************************************************

YAZ YOLDA ... YA KOKTEYLLER ...BÖLÜM II







Caipirinha

İçindekiler :
Küp buz
2 1/2 ölçü Rom
1 taze lime (misket limon)
1 1/2 çay kaşığı toz şeker

Yapılışı :
İyi yıkanmış lime (misket limonu) top top kesin (yaklaşık 8 parça kadar). Bardağın içine şeker, kesilmiş lime'ları (misket limonları) ve toz şekeri çözülene kadar ezin. Ardından da Rom ekleyin. Old Fashioned bardağına buzlarıyla beraber dökerek servis edin. Arzu ederseniz Lime (misket limon) dilimi ile süsleyebilirsiniz.
********************************************************************************
CAN Cevat Doğan)
4 cl rom
6 cl ananas suyu
2 cl Batida de Coco
2 damla Blue Curaçoa
4 cl portakal suyu
1 bar kaşığı krema

Shaker da buzla çalkalanır.
Stem Cocktail bardağında süzülür.
Ananas ya da portakal dilimiyle süslenerek sunulur.
************************************************************************************

CARDINAL (Muarmer Mert)
4 cl Cardinal elma
2 cl limon suyu
Sprite

Long drink bardağında karıştırılır.
Limon dilimi ve nane yaprağıyla süslenerek sunulur.
***********************************************************************************
Cin Daisy (Gin Daisy)

İçindekiler :
Küp buz
Ufalanmış buz
2 ölçü Cin
1 ölçü limon suyu
1/2 çay kaşığı pudra şekeri
1 çay kaşığı grenadine (nar şurubu)
1 ölçü soda
1 konserve kiraz
1 dilim portakal
Taze nan yaprağı filizi

Yapılışı :
Shakerı yarısına kadar buz ile doldurun. Üstüne Cin, limon suyu, pudra şekeri ve grenadine (nar şurubu)'i ekleyin. İyice çalkalayın ve süzerek Old Fashioned (eski moda) bardağına, kırılmış buzlarla birlikte boşaltın. Üstüne sodayı ekleyin ve mevsim meyveleri ve taze nane yaprakları ile süsleyip servis edin.
************************Cin Fizz (Gin Fizz)

İçindekiler :
Küp buz
2 ölçü Cin
1 ölçü limon suyu
1 çay kaşığı pudra şekeri
5 ölçü soğutulmuş soda

Yapılışı :
Shakerı yarısına kadar buz ile doldurun. Üstüne Cin, pudraşekeri ve limon ekleyin. Çok iyi çalkalayın (mümkünse blender kullanın' ve Highball bardağına buzları ile birlikte boşaltın. Üstüne soğutulmuş sodayı ekleyin ve bir karıştırıcı ile servis edin. Üstündeki sodanın gazı fışkırırken de içmeyi deneyin.
*********************************************************

Cin Rickey (Gin Rickey)

İçindekiler :
Küp buz
2 ölçü Cin
1 bütün lime (misket limonu) suyu
4 ölçü soğuk soda

Yapılışı :
Geniş ağızlı uzun bardağı (Highball Bardak) yarısına kadar buz ile doldurun. Ve içine sıkılmış bütün limonun suyunu ekleyin. Cin ekleyip karıştırın. Arzu ederseniz soda ekleyip olmamış yeşil limonun bir kısmı ile süsleyerek servis edin.
**********************************************************************************
Cin Sling (Gin Sling)

İçindekiler :
Küp buz
2 ölçü Cin
1 ölçü limon suyu
2/3 ölçü şeker şurubu
2 ölçü soğuk su
Hindistancevizi (tercihe kalmış)

Yapılışı :
Shakerı yarısına kadar buz ile doldurun. Cin, şeker şurubu, limon suyu ve soğuk suyu ekleyip çalkalayın. Highball bardağına buzları ile birlikte boşaltın. Limon twisti ile süsleyerek servis edin.
**********************************************************************************




Cin Swizzle (Gin Swizzle)

İçindekiler :
Küp buz
2 ölçü Cin
1/2 ölçü lime (misket limonu) suyu
1 çay kaşığı pudra şekeri
1 damla bitters (içine acı otlar da karıştırılan bir çeşit içki)
2-3 ölçü soda

Yapılışı :
Shakerı yarısına kadar buz ile doldurun. Cin, Lime suyu, pudraşekeri ve bitteri (içine acı otlar da karıştırılan bir çeşit içki) ekleyip çalkalayın. Collins bardağını buz ile doldurun ve bir karıştırıcıyla bardağın soğuması için karıştırın. Ardından shakerdaki karışımı bardağa boşaltın ve üstüne de sodayı ekleyin. Nane yaprakları ile süsleyerek, kamış ve karıştırıcı ile servis edin.


************************************************************************************
COCKTAIL FROM İSTANBUL (Nurettin Akgüç)
2 cl rakı
1 cl limon suyu
2 cl portakal suyu
1 cl kavun likörü

Shaker da buzla çalkalanır
Stem cocktail bardağına süzülür.
Portakal dilimiyle süslenerek sunulur.
***********************************************************************************
COFFEE COKE FİZZ
1 ölçü Rom (açık)
1 ölçü Rom (koyu)
8 ölçü soğuk espresso
8 ölçü Coca-Cola
1 damla limon suyu
Buz

Malzemeleri blender veya shakerda karıştırın, uzun bardaklarda servis edin.

**********************************************************************************
Collins

İçindekiler :
Küp buz
2 ölçü Cin
1 ölçü limon suyu
3/4 ölçü şeker şurubu
5 ölçü soda

Yapılışı :
Soda dışındaki tüm malzemeleri küp buz eklenmiş Collins bardağına döküp uzun bir kaşık yardımıyla karıştırın ve soda ekleyin. Limon dilimleriyle süsleyerek servis edin.

*******************************************************************************


COOL TOUCH
4 cl Rom`
2 cl Limon suyu
1 cl şeker şurubu
1 cl Ananas suyu
1 cl Nane likörü (yeşil)
Taze nane yaprağı

Bütün malzemeler bol miktarda kar buz konulmuş shaker da karıştırılır. Zombie bardağına konduktan sonra ananas dilimi, kivi dilimi ve kokteyl kirazıyla süslenerek servis yapılır
*********************************************************************************


Costa del Sol

İçindekiler :
Küp buz
2 ölçü Rom
Original Spiced
1 ölçü rosso vermut
1 ölçü şeker şurubu
1/2 adet limon suyu
2-3 ölçü soğuk soda
1 dilim portakal
1 kiraz

Yapılışı :
Highball bardağının 2/3'sine kadar buz ile doldurun. Limon suyu, şeker şurubu, rosso vermut ve Rom ekleyin. Bir dilim portakal ve kiraz ile süsleyin. 1/2 lime (misket limon)'in suyunu sıkın. Üstüne birkaç adet kesilmiş limon kabuğu koyun, ve üstüne romu ve kolayı ekleyin. Dekoratif amaçlı kağıt şemsiye ve kamış ile servis edin.
**********************************************************************************
COWBOY
6 cl. Bourbon
3 cl. Taze vurulmuş krema

Kokteyl çalkalama kabında dört beş parça küp buzla çalkalayın. Kokteyl bardağında servis yapın.

*************************************************************************************
ÇIRAĞAN (Enis Özsomer)
2 cl konyak
2 cl Cointreau
2 cl portakal suyu

Shaker da buzla çalkalanır.
Soğutulmuş şampanya bardağına süzülür.
Şampanya eklenerek süzülür.
***************************************************************************************Çim Taraf (Grass skirt)

İçindekiler :
1/2 ölçü Cin
1 ölçü triple sec ya da portakal likörü
1 ölçü ananas suyu
1/2 ölçü grenadine (nar şurubu)
1 dilim ananas

Yapılışı :
Shakerı yarısına kadar buz ile doldurun. Cin, triple sec ya da portakal likörü, ananas suyu ve grenadine (nar şurubu)'i ekleyin. Çalkalayın. Ve süzerek Old Fashioned (Eski moda) bardağında dökün ve 1 dilim ananas ile servis edin.

*************************************************************************************
ÇÖL MEYVELERİ

İÇİNDEKİLER

Küp buz, Kırık buz
1,5 ölçü tekila
0,5 ölçü portakal likörü
2 ölçü greyfurt suyu
1 çay kaşığı pudra şekeri
konserve kirazı

YAPILIŞI
Tüm malzemeleri buz ile dolu shakera doldurun ve iyice çalkalayın. Süzerek yarısına kadar kırık buz ile dolu Old Fashioned bardağına boşaltın. Konserve kiraz ile süsleyerek servis edin.

Tadı portakal lezzetli üçlü-sek ile yumuşatılmış enfes greyfurt lezzeti. İki ila dört yıl arasınada bekletilmiş bir gold tekila ile deneyin.

En Değişik Aşk Büyüleri...Bana kalırsa yine de normal yolları deneyin:)))






AŞK ÇAYI BÜYÜSÜ

Aşk çayı büyüsü, Pazartesi, Salı veya Cuma günlerinde, ilk dördünden hemen sonra, dolunay olmadan yapılırsa etkili olur.

Çaydan başka şunlara ihtiyacınız olacak:

3 mum (kırmızı, pembe, ve yeşil)
4 karaman kimyonu tohumu (Carum carvi)
4 rezene tohumu (Foeniculum vulgare)
3 kuşburnu yani gül meyvası
5 yenilebilir nitelikte gül taç yaprağı

Eğer yenilebilir nitelikte gül taç yaprağı bulamazsanız, gülsuyu yahut gülkurusu da kullanabilirsiniz. (gülleri çaya karıştıracağınız için böcek ilaçlaması yapılmadığından emin olun).

Mumları yakın ve onları çaydanlığa yakın bir yere dikin. İki bardak memba suyunu çaydanlığa dökün, diğer malzemeleri ve çayı bu suya katın ve ağır ağır kaynatın. Çay kaynarken çıkan buharın üzerinden ellerinizi üç kez geçirin ve içinizdeki aşka konsantre olun. Çayı bir fincana dökün ve rahat bir yere oturun. Eğer sevdiğiniz kişinin bir fotoğrafı varsa çayı içerken bu fotoğrafı görebileceğiniz bir yere koyun ve şu sözleri söyleyin :


"I lift this cup to my lips,
I drink it slow with tiny sips,
Rose, tea, caraway,
And fennel cause love to stay.".

Götürüyorum bu fincanı dudaklarıma,
Yudum yudum içiyorum onu, yavaşça,
Gül, çay, karaman kimyonu, ve rezene
Benim için tutun aşkı vermeyin kimseye



ŞİFALI TÜTSÜ BÜYÜSÜ

Bu oldukça kolay bir büyüdür. Yalnızca tütsü yakıcısına, çabuk alevlenir mangal kömürüne ve bir çimdik gül taç yaprağına ya da civanperçemine (Achilla millefolium) ihtiyacınız var. Bu büyüyü her Salı günü yeni ay'dan sonra ve eğer mümkünse Venüs'ün saatinde yapın.

Yaprakları tütsü yakıcısına atın ve duman çıkarken, bu dumanın içinde ya da kömür korlarında sevgilinizin yüzünü hayalleyin. Büyünün gerçekleştiğini hissedene dek şu sözleri tekrarlayın:



"Magick herbs, burn in fire,
Bring to me my heart's desire." Şifalı otlar, yanın ateşte
Götürün beni kalbimin isteğine.



ELMA BÜYÜSÜ

Cadılar için kutsal olan elma, aşkın sihirli bir sembolü ve seksüel cesareti arttırıcıdır. Eğer bir elmayı tam ortasından keserseniz göreceksiniz ki içindeki beş çekirdek mükemmel bir beş köşeli yıldız formundadır. Üstelik elmanın kırmızı deriside onu bir çemberle çevrelemektedir. Bazı yerlerde eğer bir elmanın kabuğunu hiç koparmadan soyup yere düşürürseniz, bu kabuğun alacağı şeklin gerçek aşkınız olacak kişinin isminin baş harfinin şekline gireceğine inanılır.

Genç bir kız tarafından kendisini en çok seven talibini bulmak üzere yapılan bir başka büyüde, bu kız, taliplerinin sayısı kadar elma çekirdeğini almış ve bunların her birini onlardan biri gibi düşünerek aleve atmıştır. Kızın aşkıyla yanıp tutuşan talibin çekirdeği, burada, en yüksek sesle patlayan çekirdekdir.

Neyse, biz kendi büyümüze dönelim. Bu çok kolay bir büyüdür ve bir elmadan başka hiçbir şey gerekmez. Her yeni aydan sonra bir elmayı iki elinizle tutarak güneş ışığı alan bir yere oturun ve elmadan ilk ısırığı almadan önce şu sözleri söyleyin.



"O lovely lady, Goddess of Might,
I honor your beauty and love.
Bring to me a love that is right
Sent by the stars above."

"Ey güzel leydim, Kudretli Tanrıça,
Sonsuzdur güzelliğiniz ve aşkınıza saygım
O gerçek olan aşkı alıp getirin bana
Arasından gökteki yıldızların.


İlk ısırığı alldıktan sonra, en az elmanın çekirdeklerinin oluşturduğu yıldızı düşündüğünüz kadar, Tanrıçayı ve gökteki yıldızları da düşünün ve bu tatlı, güzel kokulu aşk-meyvasının, çılgınca bir aşka dönüştüğünü!

AŞK KEKİ BÜYÜSÜ

İşte rüyalarınızın erkeği için pişirebileceğiniz bir büyü, bir kek için gerekenlerden başka şunlara ihtiyacınız olacak:

Bir çimdik yenilebilir gül taçyaprağı kurusu
Bir çay kaşığı tarçın
Dolunaylı bir gece...

Kek için gereken karışımın içine diğer maddeleride katıp şunları söyleyin:



"A drop of moon blood,
A pinch of rose,
Add cinnamon to please his nose." "Bir damla ay kanı,
Bir çimdik gül ve tarçın,
Güzel kokular sunun onun burnuna


Ardından, kek piştiğinde onu fırından çıkarıp şu sözleri üç kez tekrarlayın:



"With each bite, we two entwine,
This spicy cake will make him mine." "Kenetlenip birleşeceğiz, her dişleyişinde
Benim olacak o, bu baharatlı kek sayesinde.



Şimdi koca bir dilimle ona servis yapmanın tam zamanıdır!

TAROT BÜYÜSÜ

Tarot Büyüsü uzun zamandır kullanmadığınız eski bir Tarot destesiyle veya bu büyü için özellikle satın alacağınız yeni bir desteyle yapılır. Bu büyü sayesinde aranızdaki aşkı güçlendirebilir veya aşık olduğunuz kişiyi cezbedebilirsiniz.

Bir Tarot destesi haricinde şunlara ihtiyacınız olacak :

Pembe veya kırmızı bir mum
Gül taçyaprakları
Pembe bir giysi
Sizin ve sevdiğinizin birer fotoğrafı

Tarot kartları içerisinden aşkı, şehveti, iletişimi, mutluluğu ve buna benzer, bir ilişkiyi güçlendirecek nitelikte şeyleri ifade eden kartları ayırın (Aşıklar, Kupa Kızı, Kupa Yedilisi, Kupa Ası, Kupa Onlusu, İmparatoriçe, Kupa Üçlüsü, Yıldızların Kızı, Kupa Şövalyesi, Yıldız... bu kartlardandır)

İlk kartı alın ve üzerine Biraz Gül taçyapraklarından döküp üzerine mumu damlatın. Henüz mum eriyiği sıcakken ikinci kartı bu kartın üzerine yapıştırın. Bu işlemi bütün kartlar için tekrarlayın ve aralarına gülleri dökmeyi de unutmayın.

Kullandığınız bu kartlar birbirine iyice yapıştıktan sonra sevgilinize ve kendinize ait fotoğrafları alın ve birbirine yapışmış olan bu tarot kartlarının üzerine yerleştirin. (Eğer büyüyü o kişiyi cezbetmek için yapıyorsanız, bu cezbedeceğinizkişiyi en iyi şekilde temsil eden tarot kartını alıp en alta ve kendi fotoğrafınızı da en üste koyun.) Bunları pembe giysinin içine koyup giysiyi katlayın ve özel bir çekmecenize yada bir kutuya koyun. Yeni ayın başlangıcı olan her gece, büyü işe yarayana dek, bu giysiyi o kutudan çıkartın ve içindeki kartları ay ışığı gören bir yere koyun. Ancak unutmayın ki bu büyü zaten sizinle ilgilenen biriyle aranızdaki ilişkiyi kuvvetlendirmek içindir. Eğer yeni bir aşk arıyor, birini cezbetmek istiyorsanız, ilk dördünden hemen sonra, dolunay olmadan önce her gece, ta ki o kişi hayatınıza girene dek bu işlemi yapmalısınız... Büyü etkisini gösterir göstermez kartları yakarak enerjiyi serbest bırakın.

KALP YÜZÜĞÜ BÜYÜSÜ

Bu büyü sevgilinizle beraber yapacağınız, ve ilişkinize yeni renkler getirecek güçlü bir büyüdür.

Şunlara ihtiyacınız olacak:

Kırmızı kağıt
Siyah yazan bir kalem
Makaslar
Kırmızı iplik ve bir iğne
Küçük yuvarlak bir ayna
Bir kırmızı bir de kahverengi mum

Sevgilinizle beraber oturup kırmızı kağıttan on iki kalp kesin. Siz altısına onun ismini yazarken, o da kalan diğer altı kalbe sizin isminizi yazsın. Aynayı alıp yere yatırın, ve kalpleri etrafına dizin. Mumları yakın ve ışıkları söndürün. Kırmızı mum ihtiras, aşk ve her birinizin duygularını tazelemek içindir. Kahverengi olanı ise bu büyü nerede yapılırsa aşkı oraya çağırmak için.

Eğilin, ve aynaya bakıp sevgilinizin ismini söyleyerek onun isminin yazdığı kalplerden birini alın. Bunu bir kez de sevgiliniz yapsın. Şimdi ellerinizde bulunan bu iki kalbi birbirine dikin. Bu işlemi tüm kalpler bir paket haline gelene dek sürdürün ve bu paketi özel odanıza, erotik bir yere, örneğin şöminenin üstüne, yatağın yakınlarına ya da sauna'ya asın.

SERBEST BIRAKMA BÜYÜSÜ

Kendinizin ve eski sevgilinizin içinde olduğu, ikiniz içinde herşeyin yolunda, ilişkinizin güzel olduğu bir dönemi temsil eden bir fotoğraf alın. Bunu yaptıktan sonra eski sevgilinizin resmini fotoğraftan keserek çıkartın.

Bir çember oluşturun ve bu çıkarttığınız fotoğraf parçasını yakın. Bunu yaparken o kişinin olmadığı, umutlu ve eğlenceli bir hayatı düşleyin kendiniz için. Ne kendinizde ne de onda bir kusur arayın, aklınızdan hiçbir öc duygusu veya suçluluk hissi olmasın. Kendiniz için düşlediğiniz gelecek hayatınızı biraz daha hayalleyin ve son olarak külleri bir yere gömün.

ÖFKEDEN KURTULMA BÜYÜSÜ

Artık bununla yüzleşin: öfkelisiniz! Öfkeliyken, bir tür enerji formu, faydalı amaçlar için işinize yarayabilir ama bu genellikle sevgilileri birbirlerinden soğutur ve bazen ayırır. Kendi hayatlarına dönmekde zorlanabilirler. Bu büyüyü öfkeden kurtulup onu evrenin hangi köşesinden size ulaştıysa oraya geri göndermek için kullanabilirsiniz.

Şunlara ihtiyacınız olacak:

Camdan bir eşya, eğer mümkünse bir şarap bardağı, bir tabak ya da sevgilinizin kullandığı camdan herhangi birşey. Ancak yine de herhangi bir cam şişe ya da kavanoz da olabilir. Bunun dışında biraz da siyah boya gerekli.

Siyah boyayı alıp, sevgilinizin baş harflerini bu cam eşyaya çizin, sonra o camla beraber bir geri dönüşüm tesisine ya da yerel çöplüğe gidin. Bütün öfkenizi ve gücünüzü camda toplayın, gözlerinizi kapatın ve olabildiğince hızla camı fırlatın. Parçalanmasını dinleyin. Gülümseyin ve oradan yürüyüp gidin. Arkanıza da bakmayın.

İleri Düzeyde İngilizce Kursu

http://www.bihamtaa.com/funnylinks/get_url.asp?id=364



My mother to be my wife: Anam Avradım olsun

Come with ball my brother Come with ball: Topla Gel Abicim Topla gel

Chicken translation: Piliç çevirme

Leave the door december: Kapıyı aralık bırak

Where is this waiter who I put: Nerede bu kodumun garsonu!...

Clean family girl: Temiz aile kizi.

Your hand is on the job your eye is on playing: Elin işte gözün oynaşta

Sensitive meat ball: İçli köfte.

Urinate quickly, satan mixes: Acele işe şeytan karışır

There is no saturation to her observations: Onun gözlemelerine doyum olmaz

Man doesn't become from you: Senden adam olmaz

Enter the desk: Sıraya gir

Look my ram, I'm an Anatolian child, If I put, you sit.: Bak koçum, ben Anadolu çocuguyum, bir koyarsam oturursun

Airplane out of the fart, say hi to that sweetheart: Osuruktan teyyare,
Selam söyle o yare

Master !!! do something burning-turning in the middle: Usta !!! Ortaya yanardöner bişi yapsana

Exploded egypt has escaped to my bosphorus: Boğazıma patlamış mısır kaçtı

In every job there is a no: Her işte bir hayır vardır

She is such a mother's eye girl: Çok anasının gözü bi kız

Hera'nin Kaleminden/Bekliyorum Öyle Bir Havada Gel ki Vazgeçmek Mümkün Olmasın XII




Başlangıç yapmak bazen çok zor oluyor ...Ne kadar çabalasan boş...Hera'nın yaşamdan

koptuğu günlerdi bunlar. Hayatın kendine ne getireceğini bilmiyordu ve artık

yorulmuştu koşturmaktan.Umudunu yitirmişti artık. Umutlarımız değil miydi bizi

ayakta tutan, güçlü kılan. O ümitlerini yavaş yavaş yitiriyordu .Hayat istediklerini

vermiyor aksine tüm hayallerini alıyordu Ondan.Anlaşılmaz bir çıkmaz içiydi sanki.

Ne yana dönse uçurum...

Korkuları, hayal kırıklıkları ile boğuştuğu dönemde O ruhen yanındaydı.İçindeki

sesi duyabiliyordu. Hera bir uçurtma olmak istiyordu bir çocuğun elindeki..Aniden

çocuk elinden kaçırınca ipini uçup giden özgürce.. Ya da bir balon ...Rüzgarın

etkisiyle gittiği yönü bilmeden uçmak...Yorulmuştu verdiği savaşlardaki

yenilgilerden..Pes etmişti.

Onu da yitirecek miydi bu ruhsal dengesizlikler içinde ? Hakkı var mıydı onu da

ortak etmeye sıkıntılarına..Gülmek, eğlenmek varken..

Ona anlatmıştı derdini, paylaşamadığı sıkıntılarını, güçlü zırhın altındaki

zaaflarını,kayıplarını ...

Sabah kalkmak bile zor geliyordu artık Hera'ya.Kendini işe yaramaz, anlamsız

hissediyordu.Çok mu beklentisi vardı hayattan. Neden en güzel yılları hep bir

mücadele içinde geçiyordu; neden yel değirmenleri ile savaşıyordu ?Hayatı

sorgulamaya başladıkça daha mı mutsuz oluyordu insan , ciddiyetle yaşayınca.

Onu seviyordu ..

Küçüğüm daha çok küçüğüm

Bu yüzden bütün hatalarım

Öğünmem bu yüzden

Bu yüzden kendimi

Özel önemli zannetmem

Küçüğüm daha çok küçüğüm

Bu yüzden bütün saçmalamam

Yenilmem bu yüzden

Bu yüzden kendime hala güvensizliğim

Ne kadar az yol almışım

Ne kadar az

Yolun başındaymışım meğer

Elimde yalandan kocaman rengarenk

Geçici oyuncak zaferler

Küçüğüm daha çok küçüğüm

Küçüğüm daha çok küçüğüm

Bu yüzden bütün korkularım

Gururum bu yüzden

Bu yüzden çocuk gibi korunmasızlığım

Küçüğüm daha çok küçüğüm

Bu yüzden sonsuz endişem

Savunmam bu yüzden

Bu yüzden bir küçük iz bırakmak için didinmem

Hürriyete Doğru...

Gün doğmadan,
Deniz daha bembeyazken çıkacaksın yola.
Kürekleri tutmanın şehveti avuçlarında,
İçinde bir iş görmenin saadeti,
Gideceksin;
Gideceksin ığrıpların çalkantısında.
Balıklar çıkacak yoluna karşıcı;
Sevineceksin.
Ağları silkeledikçe
Deniz gelecek eline pul pul.
Ruhları sustuğu vakit martıların,
Kayalıklardaki mezarlarında,
Birden,
Bir kıyamet kopacak ufuklarda.
Deniz kızları mı dersin, kuşlar mı dersin;
Bayramlar seyranlar mı dersin, şenlikler cümbüşler mi?
Gelin alayları, teller, duvaklar, donanmalar mı ?
Heeey!
Ne duruyorsun be, at kendini denize;
Geride bekleyenin varmış, aldırma;
Görmüyor musun, her yanda hürriyet;
Yelken ol, kürek ol, dümen ol, balık ol, su ol;
Git gidebildiğin yere.

Orhan Veli Kanık-

İLLE DE AŞK...







Bir Gün
Apansız uyanırsan gecenin bir yerinde
Gözlerin uzun uzun karanlığa dalarsa
Bir sıcaklık duyarsan üşüyen ellerinde
Ve saatler gecikmiş zamanları çalarsa
Bil ki seni düşünüyorum

Bir vapur yanaşırsa rıhtımına bin, acil
Örtün karanlıkları masmavi denizlerde
Ve dinle kalbimi bak nasıl çarpıyor nasıl
O bütün özlemlerin koyulaştığı yerde
Bil ki seni bekliyorum

Bir sabah gün doğarken aç perdelerini, bak
Sevinçle balkonuna konuyorsa martılar
Kendini tadılmamış derin bir hazza bırak
Dökülsün dudağından en umutlu şarkılar
Bil ki seni istiyorum

Gecelerden bir gece uyanırsan apansız
Uzaklarda elemli, garip bir kuş öterse
Bir ceylan ağlıyorsa dağlarda yapayalnız
Ve bir gün kabrimde bir kara gül biterse
Bil ki seni seviyorum

**************************************************


Sevi Şiiri
Ben senin en çok sesini sevdim
Buğulu çoğu zaman, taze bir ekmek gibi
Önce aşka çağıran, sonra dinlendiren
Bana her zaman dost, her zaman sevgili

Ben senin en çok ellerini sevdim
Bir pınar serinliğinde, küçücük ve ak pak
Nice güzellikler gördüm yeryüzünde
En güzeli bir sabah ellerinle uyanmak

Ben senin en çok gözlerini sevdim
Kah çocukça mavi, kah inadına yeşil
Aydınlıklar, esenlikler, mutluluklar
Hiç biri gözlerin kadar anlamlı değil

Ben senin en çok gülüşünü sevdim
Sevindiren, içimde umut çiçekleri açtıran
Unutturur bana birden acıları, güçlükleri
Dünyam aydınlanır sen güldüğün zaman

Ben senin en çok davranışlarını sevdim
Güçsüze merhametini, zalime direnişini
Haksızlıklar, zorbalıklar karsısında
Vahşi ve mağrur bir dişi kaplan kesilişini

Ben senin en çok sevgi dolu yüreğini sevdim
Tüm çocuklara kanat geren anneliğini
Nice sevgilerin bir pula satıldığı bir dünyada
Sensin, her şeyin üstünde tutan sevgini



Ben senin en çok bana yansımanı sevdim
Bende yeniden var olmanı, benimle bütünleşmeni
Mertliğini, yalansızlığını, dupduruluğunu sevdim
Ben seni sevdim, ben seni sevdim, ben seni...
*************************************************************

Ben Seni Sevdim mi

Ben seni sevdim mi? Sevdim, kime ne
Tuttum, ta içime oturttum seni
Aldım, okşadım saçlarını, öptüm
İçtim yudum yudum güzelliğini

Ben seni sevdim mi? Sevdim elbette
Bendeydi özlemlerin en korkuncu
Çıldırırdım sen ne kadar uzaksan,
Aşk değil, hiç doymayan bir şeydi bu

Ben seni sevdim mi? Sevdim doğrusu
Sevdikçe tamamlandım, bütünlendim
Biri vardı ağlayan gecelerce
Biri vardı sana tutkun; o bendim

Ben seni sevdim mi? Sevdim en büyük
En solmayan güller açtı içimde
Ömrümü değerli kılan bir şeydin
Sen benim boz bulanık gençliğimde

Ben seni sevdim mi? Sevdim, öyle ya
Bir çizgiye vardım seninle beraber
Ve bir gün orada yitirdim seni
Ben seni sevdim mi? Sevdim....

Ümit Yaşar Oğuzcan

Perşembe, Mayıs 25, 2006

KISA AMA ÖZ...

"Ben bir seyyahım ve bir dağa tırmanıcıyım" diyordu kendi kendine,
Ovaları sevmem ve öyle görünüyor ki bir yerde uzun zaman sakin oturamam.
Başıma kader ve yaşayış olarak ne gelirse gelsin;Onda daima bir gezinme ve bir tırmanış vardır.
Çünkü sonuçta insan,ancak kendi hayatını ve kendi içini yaşar.

NİETZSCHE - Böyle Buyurdu Zerdüşt

*****************************************************************************
Her gün bir yerden göçmek ne iyi
Her gün bir yere konmak ne güzel
Bulamadan,donmadan akmak ne ala
Dünle beraber gitti,cancağzım
Ne kadar söz varsa düne ait
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım

Mevlana Celaleddin RUMİ
*******************************************************************************
İnsan Evini Nerede İnşa Etmeli?
Eğer kendini yanlızlıkta büyük ve üretken hissedersen,
O zaman topluluk içindeki bir yaşam seni küçültüp tahrip edecektir ve tersi.
Güç dolu yumuşaklık,bir babada olduğu gibi.
Bu havaya nerede girersen,evini orada kur.
İster karmaşıklığın,ister sessizliğin içinde olsun.

NİETZSCHE - Tan Kızıllığı
*********************************************************************************
Gün olur,başımı alır giderim,
Denizden yeni çıkmış ağların kokusunda
Şu ada senin,bu ada benim,
Yelkovan kuşlarının peşi sıra.
Dünyalar vardır,düşünemezsiniz;
Çiçekler gürültüyle açar;
Gürültüyle çıkar duman topraktan;
Hele martılar,hele martılar,
Her bir tüylerinde ayrı telaş!..
Gün olur,başıma kadar mavi;
Gün olur,başıma kadar güneş;
Gün olur,deli gibi...

Orhan Veli Kanık-Gün Olur
******************Ne hoş, ey güzel Tanrım, ne hoş
Maviliklerde sefer etmek,
Bir sahilden çözülüp gitmek.
Düşünceler gibi başıboş.

Açsam rüzgara yelkenimi;
Dolaşsam ben de deniz, deniz.
Ve bir sabah vakti, kimsesiz
Bir limanda bulsam kendimi.

Bir limanda, büyük ve beyaz.
Mercan adalarda bir liman.
Beyaz bulutların ardından
Gelse altın ışıklı bir yaz.

Doldursa içimi orada
Baygın kokusu iğdelerin.
Bilmese tadını kederin
Bu her alemden uzak ada.

Konsa rüya dolu köşkümün
Çiçekli damına serçeler.
Renklerle çözülse geceler,
Nar bahçelerinde geçse gün.

Her gün aheste mavnaların
Görsem açıktan geçişini
Ve her akşam dizilişini
Ufukta mermer adaların.

Ne hoş, ey güzel Tanrım, ne hoş!
İller, göller, kıtalar aşmak.
Ne hoş deniz, deniz dolaşmak
Düşünceler gibi başıboş.

Versem kendimi bütün bütün
Bir yelkenli olup engine.
Kansam bir an güzelliğine
Kuşlar gibi serseri ömrün.

Orhan Veli Kanık-Açsam Rüzgara

*********************************************************************



İstese de kalamazdı vakti gelince
Geyik sesleri yankılanınca yamaçlarda
Yürek burkulması ve hüzün ve keder
Aralıksız doldururdu acıların bohçasını
Dudaklarında öpüşlerin gül esmerliği
İçinde kıpırdanıp durur ufuk çizgisi
Ay bile soğuktur o zaman
Bir buz parçasıdır
Çaresiz çıkılacaktır o yolculuklara
Ki bir ömrün karşılığıdır serüvenler


Nasıl bağlanmadıysa yere ve zamana
Bağlanmadı kendine de ömür boyu
Dağlara tırmanan atlar gibi
Soluk soluğa yaşamak istedi dünyayı
Bir şahin gibi bulutlara kurdu
Dumanlı sevdaların yörük çadırını
Sıradan bir gezgin değildi hiç
Dövüşür gibi yaşadı yolculukları
Belki korkusuz sayılmazdı büsbütün
Korkardı korkulara düşmekten zaman zaman

Ahmet TELLİ - Soluk Soluğa

****************************************************************


Özlediğin, gidip göremediğindir;
ama, gidip görmek istediğin
Özlem, gidip görememendir; ama
gidip görmek istemen
Özlediğin, gidip görmek istediğin-
ama gidip göremediğin
Özlem, gidip görmek istemen-
ama, gidememen,görememen; gene de, istemen

Oruç Aruoba
*******************************************************************

Değişik ...






Başka türlü bir şey benim istediğim:
Ne ağaca benzer, ne de buluta.
Burası gibi değil gideceğim memleket
Denizi ayrı deniz,
Havası ayrı hava..

Bir başka yolculuk dalından düşmek yere
Yaşadığından uzun

Bir tatlı yolculuk dalından inmek yere
Ağacın yüksekliğince
Dalın yüksekliğince rüzgarda
ve bir yeni ömür
Vardığın çimen yeşilliğince

Nerde gördüklerim?
Nerde o beklediğim
Rengi başka
Tadı başka..

Can Yücel

Dostları Olmalı İnsanın



Dostları olmalı insanın,
Aynen gemilerin limanlari gibi
Zaman zaman uğradığın
Yükünü boşalttığın
Dalgalar dininceye kadar beklediğin koynunda

Sonra açık denizlere uğurlamalı seni,
Geri döneceğin günü bekleme umuduyla
Bazen rüzgara o açmalı yelkenini
Yanağına konan bir öpücüğün coşkusuyla
Halatlarını çözmeli
Seni çok ama çok özlemeli

Dostları olmalı insanın,
Ermiş, bilge, hayatı ezbere okuyabilen
Düşünmediklerini düşündüren
Seni bir cambaz ipinde güvenle tutabilen
Gerektiginde senin için ateşi yutabilen
Yolunu ısıtan ustan olmalı,
Şekillendirmeyi öğretmeli hayatın çömleğini
Sana verebilmeli soğuk bir kış gününde
Üzerindeki tek gömleğini.


Oğuzkan Bölükbaşı

Benimle Oynar Mısın?

Su olsam ateş olsam

Göklerdeki güneş olsam

Konuşmasam taş olsam

Yine de oynar mısın benimle?

Susulsam kusur olsam

Ağızdaki küfür olsam

Konuşmasam esir olsam

Yine de oynar mısın benimle?

Sayılmasam kaç olsam?

Topraktaki güç olsam

Abdal gibi suç olsam

Yine de oynar mısın benimle?

Hükümsüz...






Şu hayat kavgasında toz duman sürüklendim
Nerdesin suna boylum, gözlerinde sevdam kaldı
Öyle bir yaşamak ki kendimi zor büyüttüm
Ayrılık vurgununda belli etmedim ama ciğerim yandı

Elleri sevdim sanma hatıran şahidimdir
Ben yandım yar sen yanma
Aşk amansız bir haindir

Dünya yıkılsa, yıkılmaz aşkın bende
Leyla yeniden can buldu bak sayende

Verdiğin söz hükümsüz
Geçmedi gönül senden
Ettiğim aha inanma
Sana hiçbir kötülük gelmez benden

Elleri sevdim sanma hatıran şahidimdir
Ben yandım yar sen yanma
Aşk amansız bir haindir

Dünya yıkılsa, yıkılmaz aşkın bende
Leyla yeniden can buldu bak sayende

Yaşamak...


Yaşamak şakaya gelmez,
büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın,
bir sincap gibi mesela,
yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,
yani bütün işin gücün yaşamak olacak


Living is no laughing matter:
you must live with great seriousness
like a squirrel, for example-
I mean without looking for something beyond and above living,
I mean living must be your whole occupation.

**************************************************************
En güzel deniz:
Henüz gidilmemiş olanıdır.
En güzel çocuk:
Henüz büyümedi.
En güzel günlerimiz:
Henüz yaşamadıklarımız.
Ve sana söylemek istediğim en güzel söz:
Henüz söylememiş olduğum sözdür...

******************************************************************
Seviyorum Seni
Seviyorum seni ekmeği tuza banıp yer gibi
Geceleyin ateşler içinde uyanarak
Ağzımı dayayıp musluğa su içer gibi,
Ağır posta paketini, neyin nesi belirsiz,
Telaşlı, sevinçli, kuşkulu açar gibi.
Seviyorum seni denizi ilk defa uçakla geçer gibi.
İstanbul'da yumuşacık kararırken ortalık
İçimde kımıldanan birşeyler gibi
Seviyorum seni 'yaşıyoruz çok şükür' der gibi.

Nazım Hikmet Ran

Yaşadıklarımdan Öğrendiğim Birşey Var




Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi
Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten
Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği

İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne
Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa
Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır
Kopmaz kökler salmaktır oraya

Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını
Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin
Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara
Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin

İnsan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine
Hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına

İnsan balıklama dalmalı içine hayatın
Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına

Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar
Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın
Değişmemelisin hiç bir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu
Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın

Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle
Çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı
Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına
Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı

Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe,bütün evrene karışırcasına
Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır
Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana

Ataol Behramoğlu

Yazmam Daha Aşk Şiiri





Oydu bir bakışta tanıdım onu
Kuşlar bakımından uçarı
Çocuk tutumuyla beklenmedik
Uzatmış ay aydınlık karanlığıma
Nerden uzatmışsa tenha boynunu

Dünyanın en güzel kadını oydu
Saçlarını tarasa baştan başa rumeli
Otursa ama hiç oturmaz ki
Kan kadını rüzgardı atların
Hep andım ne yaşanır olduğunu

En çok neresi mi ağzıydı elbet
Bütün duyarlıklara ayarlı
Öpüşlerin türlüsünden elhamra
Sınırsız denizinde çarşafların
Bir gider bir gelirdi işlek ağzı

Ah şimdi benim gözlerim
Bir ağlamaktı tutturmuş gidiyor
Bir kadın gömleği üstümde
Günün maviliği ondan
Gecenin horozu ondan
Şair : Cemal Süreya

Öyle



Sanma ki
Sana baktığımda
Aklımdan aşklar gelip geçiyor...
Sana bakınca
Kendimi soyut bir aynada
Seyrediyor gibiyim...
Nasıl ki / Karşılıklı iki ayna
Çoğalıp gider /
Öyle...
Sırtımda bir şüphe küfesi
Sürüyorum...
Tam ıssızlığımın kavşağına gelince
Sanma ki aklımdan
Aşklar geçiyor.
Kendimi kendimden sıyırıp
Sarılıp /
Doyasıya öpmek istiyorum
Nasıl ki karşılıklı iki ayna
Çoğalıp gider
Öyle...
Şair : Fikret Kızılok

Hera'nin Kaleminden/Bekliyorum Öyle Bir Havada Gel ki Vazgeçmek Mümkün Olmasın XI



Yaşam ilerliyordu gün ve gün ...Kalpler biraz şaşkın biraz stresli bekliyordu

buluşma gününü. Hera meraktaydı ya O'nun bu gelişi bütün büyüyü bozarsa ya hayatın

içinde birbirlerine adapte olamazlarsa ... Hayat gerçekten bu sefer cömert davranıp

mutluluk mu getirecek onlar için yoksa olumsuz bir ilişki daha mı yaşanacak? Biri

daha geçip gidecek mi hayatlarından ... İnsanı her ilişki sonrası bir yalnızlık

sarar ya yumuşka bir oyuncak ayıya sarılıp günlerce uyumak istersiniz. Belki de

bundan korkuyordu Hera...

İnsanlar birini aldatmaz sadece kendisini aldaltır. Hep tartışılır ya . Aldatma

bilen olmazsa aldatma olur diye. Düşünüyordu da biten ilişkilerin hepsi insanın

kendi kendini aldatması değil mi?hani Nerede o aşk vaadleri...Birbirlerini delice

seven sevgililer...Hangisi kalıyor geriye bir ilişkl bittiğinde?

Böyle olmamalı hayat..Bu sefer adil davranmalı.İlahi adalet var mı hayatın

içerisinde. Yoksa sadece trajedi içinde rol alan figuranlar mıyız hepimiz?

Üç yıldır kendini iş bulmak için parçalamasına rağmen eline ne geçmişti ki şimdiye

dek?Ya da çevresindeki onca insan? Gerçekten yalnızlığını ve korkusunu kaçıyla

paylaşabilmişti.

Hayatın içinde kalbi ısınmıştı Ona ve korkuyordu. kaybetmekten ...Bir Büyüyü

yitirmekten ...Bir hikayeyi sonlandırmak...

Kan ter içinde uykularından uyanıyorsan eğer her gece

Yalnızlık sevgili gibi boylu boyunca uzanıyorsa koynuna

Olur olmaz yere ıslanıyorsa kirpiklerin artık herşeye

Anneni daha sık anımsıyorsan hatta anlıyorsan

Kalbini bir mektup gibi buruşturulup fırlatılmış

Kendini kimsesiz ve erken unutulmuş hissediyorsan

İçindeki çocuğa sarıl

Sana insanı anlatır

Eller günahkar

Diller günahkar

Bir çağ yangını bu

Bütün dünya günahkar

Eller günahkar

Diller günahkar

Bir çağ yangını bu

Bütün dünya günahkar

Masum değiliz hiçbirimiz

Masum değiliz hiçbirimiz

Kan ter içinde uykularından uyanıyorsan eğer her gece

Yalnızlık sevgili gibi boylu boyunca uzanıyorsa koynuna

Olur olmaz yere ıslanıyorsa kirpiklerin artık herşeye

Anneni daha sık anımsıyorsan hatta anlıyorsan

Kalbini bir mektup gibi buruşturulup fırlatılmış

Kendini kimsesiz ve erken unutulmuş hissediyorsan

İçindeki çocuğa sarıl

Sana insanı anlatır

Eller günahkar

Diller günahkar

Bir çağ yangını bu

Bütün dünya günahkar

Eller günahkar

Diller günahkar

Bir çağ yangını bu

Bütün dünya günahkar

Masum değiliz hiçbirimiz

Masum değiliz hiçbirimiz

Crimes Against Humanity


When you call yourself an Indian or a Muslim or a Christian or a European, or anything else, you are being violent. Do you see why it is violent? Because you are separating yourself from the rest of mankind. When you separate yourself by belief, by nationality, by tradition, it breeds violence. So a man who is seeking to understand violence does not belong to any country, to any religion, to any political party or partial system; he is concerned with the total understanding of mankind.

--J. Krishnamurti, Freedom from the Known, pp.51-52
A crime against humanity is a term in international law that refers to acts of murderous persecution against a body of people, as being the criminal offence above all others. International relations scholars have broadly defined "crimes against humanity" as acts so grave, on a scale so large, that their very execution diminishes the human race as a whole[citation needed].

On May 24, 1915, the Allied Powers, Britain, France, and Russia, jointly issued a statement explicitly charging for the first time ever another government of committing "a crime against humanity". This joint statement stated:

"[i]n view of these new crimes of Turkey against humanity and civilization, the Allied Governments announce publicly to the Sublime Porte that they will hold personally responsible for these crimes all members of the Ottoman Government, as well as those of their agents who are implicated in such massacres"[1].
The London Charter of the International Military Tribunal was the decree that set down the laws and procedures by which the post World War II Nuremberg trials were to be conducted. The charter defined that only crimes of the European Axis Powers could be tried. Article 6 stated that the Tribunal was established for the trial and punishment of the major war criminals of the European Axis countries; paragraph 6.a defined crimes against peace, 6.b war crimes and paragraph 6.c:

Crimes Against Humanity: namely, murder, extermination, enslavement, deportation, and other inhumane acts committed against any civilian population, before or during the war; or persecutions on political, racial or religious grounds in execution of or in connection with any crime within the jurisdiction of the Tribunal, whether or not in violation of the domestic law of the country where perpetrated. [2]
In the Judgment of the International Military Tribunal for the Trial of German Major War Criminals it was stated:

The Tribunal therefore cannot make a general declaration that the acts before 1939 were crimes against humanity within the meaning of the Charter, but from the beginning of the war in 1939 war crimes were committed on a vast scale, which were also crimes against humanity; and insofar as the inhumane acts charged in the Indictment, and committed after the beginning of the war, did not constitute war crimes, they were all committed in execution of, or in connection with, the aggressive war, and therefore constituted crimes against humanity.[3]
The systematic persecution of African people by the South African apartheid government was recognized as a crime against humanity by the United Nations in 1976.[4]

In 2002, the International Criminal Court (ICC) was established in The Hague (Netherlands), following the principle of universal jurisdiction. The "Rome Statute" provides for the ICC to have jurisdiction over genocide, crimes against humanity and war crimes. Article 7 of the treaty stated that:

For the purpose of this Statute, "crime against humanity" means any of the following acts when committed as part of a widespread or systematic attack directed against any civilian population, with knowledge of the attack[5]:
(a) Murder;
(b) Extermination;
(c) Enslavement;
(d) Deportation or forcible transfer of population;
(e) Imprisonment or other severe deprivation of physical liberty in violation of fundamental rules of international law;
(f) Torture;
(g) Rape, sexual slavery, enforced prostitution, forced pregnancy, enforced sterilization, or any other form of sexual violence of comparable gravity;
(h) Persecution against any identifiable group or collectivity on political, racial, national, ethnic, cultural, religious, gender as defined in paragraph 3, or other grounds that are universally recognized as impermissible under international law, in connection with any act referred to in this paragraph or any crime within the jurisdiction of the Court;
(i) Enforced disappearance of persons;
(j) The crime of apartheid;
(k) Other inhumane acts of a similar character intentionally causing great suffering, or serious injury to body or to mental or physical health.
The term has been criticized for being extremely vague and for being politically defined. For example, Nazi attempts to eliminate certain ethnic groups were recognized as having been crimes against humanity, yet Soviet persecutions of certain groups was not


Quotations
--------------------------------------------------------------------------------




I prefer law to war under all circumstances. . .

--Benjamin Ferencz, Nuremberg Prosecutor, 9/19/01


Substitute "Terrorism" for "Communism" and "Iraqi" for "Vietnamese" in the following, and ponder anew the true costs and consequences of pursuing a Pax Americana and invading Iraq.


--------------------------------------------------------------------------------
"This is the message of the great Buddhist leaders of Vietnam. Recently one of them wrote these words, and I quote:
``Each day the war goes on the hatred increases in the hearts of the Vietnamese and in the hearts of those of humanitarian instinct. The Americans are forcing even their friends into becoming their enemies. It is curious that the Americans, who calculate so carefully on the possibilities of military victory, do not realize that in the process they are incurring deep psychological and political defeat. The image of America will never again be the image of revolution, freedom, and democracy, but the image of violence and militarism.'' . . .

"A nation that continues year after year to spend more money on military defense than on programs of social uplift is approaching spiritual death. . . .

"War is not the answer. Communism will never be defeated by the use of atomic bombs or nuclear weapons. Let us not join those who shout war and, through their misguided passions, urge the United States to relinquish its participation in the United Nations. . . .

"We can no longer afford to worship the god of hate or bow before the altar of retaliation. The oceans of history are made turbulent by the ever-rising tides of hate. History is cluttered with the wreckage of nations and individuals that pursued this self-defeating path of hate."

--Martin Luther King, 4/4/67



What does it say about our society and culture that since 1991, a "World-Trade-Center's worth of Iraqi children continue to die every month" as a direct result of the crimes against humanity perpetrated under the direction of the last three Presidents of the United States? What does this fact mean to each and every person in this nation-state who pays annual taxes, the largest portion of which goes to the ongoing expansion of the United States military? As tax-paying members of the United States, can we reconcile our culpability for these Iraqi deaths with the deaths of people one year ago in New York, Washington D.C., and Pennsylvania?
--David Ratcliffe, 2/02



The media, never much good at analysis, are more and more breathless and incoherent. On CNN, even the stolid Jim Clancy started to hyperventilate when an Indian academic tried to explain how Iraq was once our ally and `friend' in its war against our Satanic enemy Iran. `None of that conspiracy stuff,' snuffed Clancy. Apparently, `conspiracy stuff' is now shorthand for unspeakable truth.

--Gore Vidal, 10/27/02



`Leaders, organizers, instigators and accomplices' who participate in `the formulation or execution of a common plan or conspiracy' to commit any of the crimes proscribed by the Nuremberg Charter `are responsible for all acts performed by any person in execution of such plan.' The language concerning involvement in a criminal conspiracy, Boyle said, comes straight from Supreme Court-approved U.S. law, namely the Pinkerton rule.

The White House lawyers are well aware that they are engaging in `an on-going criminal conspiracy to conduct a war of aggression,' Boyle said, adding, `The New York Times finally conceded that the reason the United States sabotaged the International Criminal Court (ICC) is because senior members of the Bush administration are afraid that they risk criminal prosecution.' The notion that the U.S. government rejects the ICC because it places military personnel at risk of prosecution is `nonsense,' Boyle said. It is the highly paid civilian planners at the Pentagon and the White House who have most to fear from the ICC because of their involvement in planning war crimes, according to Boyle.

--Francis Boyle, 10/18/02



We have only outdone the Romans in turning metaphors such as the war on terrorism, or poverty, or Aids into actual wars on targets we appear, often, to pick at random in order to maintain turbulence in foreign lands.

--Gore Vidal, 10/27/02


This dossier has presented detailed and reliable information about the large number of civilians killed in U.S. bombing and missile attacks on Afghanistan since October 7th. Naturally, some might seek to dismiss parts or all of the report by attacking the sources employed. But, to do so would mean having to accuse news agencies from many countries, reporters from many countries, and newspapers from many countries of lying. We have sought to cite whenever possible multiple sources. The specific, detailed stories provided by victims, on-lookers, and refugees lend credibility.

Natasha Walter[86] has eloquently stated our responsibility:

"They are far away from us, it's true, but their grief still rises from television screens and news reports. And this time around, we are implicated. These people are suffering from terror visited on them from the West. Yes, I know they have also suffered over the years from the evils of their fundamentalist rulers but we now share the blame for their plight. If it were not for the missiles the West has sent into Kandahar and Kunduz, these children whose faces we now see in our newspapers would not have had to take to the roads, desperately trudging the hills and deserts and sitting in tents on a bare plain.

And don't think that just because they have suffered so much during the last generation that their grief is any the less now. Or because they don't get obituaries in The New York Times that each of the civilian lives lost in Afghanistan isn't as precious to their loved ones as the people who died in the Twin Towers."

--Marc W. Herold, Dec 2001



Bin Laden does not have the capabilities for an operation of this magnitude. When I hear Bush talking about al-Qaeda as if it were Nazi Germany or the Communist Party of the Soviet Union, I laugh because I know what is there. Bin Laden has been under surveillance for years: every telephone call was monitored and al-Qaeda has been penetrated by US intelligence, Pakistani intelligence, Saudi intelligence, Egyptian intelligence. They could not have kept secret an operation that required such a degree of organisation and sophistication.

--Mohammed Heikal, 10/10/01



What we have seen since September 11, if you add up everything that Ashcroft, Bush, Gonzales and their coterie of Federalist Society lawyers have done here, is a coup d'etat against the United States Constitution. There is no question about it. When you add in the Ashcroft police state bill ["USA Patriot Act"] that was passed by Congress -- and several members of Congress admitted, "We never even read this thing when we voted for it" -- that's really what we're seeing now, Dennis, a constitutional coup d'etat. There is no other word for it.
--Francis A. Boyle, 11/14/01



In America, the arms industry, the oil industry, the major media networks, and, indeed, US foreign policy, are all controlled by the same business combines. Therefore, it would be foolish to expect this talk of guns and oil and defence deals to get any real play in the media. In any case, to a distraught, confused people whose pride has just been wounded, whose loved ones have been tragically killed, whose anger is fresh and sharp, the inanities about the "clash of civilisations" and the "good v evil" discourse home in unerringly. They are cynically doled out by government spokesmen like a daily dose of vitamins or anti-depressants. Regular medication ensures that mainland America continues to remain the enigma it has always been -- a curiously insular people, administered by a pathologically meddlesome, promiscuous government.

--Arundhati Roy, 10/23/01



A major war supposedly "against international terrorism" has been launched by a government which is harboring international terrorism as part of its foreign policy agenda. In other words, the main justification for waging war has been totally fabricated. The American people have been deliberately and consciously misled by their government into supporting a major military adventure which affects our collective future.
--Michel Chossudovsky, 10/9/01



Appallingly little attention has been devoted in the mainstream media to obtaining justice through international law and UN sanctioned processes. Many experts of international law insist that the Bush administration has yet to present evidence to substantiate its claim that this is an act of war -- not a crime against humanity.
Francis Boyle, the renowned professor of international law at the University of Illinois College of Law, said: "Even if the Bush administration were to publicly provide clear and convincing evidence that Mr Bin Laden and his organisation were somehow behind the terrorist bombings in New York and Washington, the United States government would still have no valid justification or excuse for committing acts of war against Afghanistan. Both the United Nations Charter of 1945 and the Kellogg-Briand Pact of 1928 [text-only] absolutely require the United States to exhaust all means for the peaceful resolution of this dispute. So far the Bush administration has not even begun this legally mandated process."

--Jihan Alaily, 10/4/01



On October 26th, a date which will live in infamy, the President signed the USA/PATRIOT act, officially known as HR 3162. And you should well note that, according to Representative Ron Paul (R) of Texas as reported on November 9th by Kelly O'Meara ["Police State" --ratitor] of the Washington Times Insight Magazine, the bill had not even been printed and members of the House could not read it before they were compelled to vote on it. O'Meara wrote, "Meanwhile, efforts to obtain copies of the new bill were stonewalled even by the committee that wrote it." Most of its provisions have nothing to do with fighting terrorism. Under this so-called anti-terrorist measure:

Any federal law enforcement agency may enter your home or business when you are not there, collect evidence, not tell you about it, and then use that evidence to convict you of a crime; (This nullifies the 4th Amendment to the Constitution). And, says the ACLU, it doesn't even have to be a terrorism investigation, just a criminal investigation. [Section 213, The Sneak and-Peek provision].


Any federal law enforcement agency may, if they suspect that you are committing a crime, monitor all of you internet traffic and read your emails. They may also intercept all of your cell phone calls as well. No warrant is required. (This violates the Fourth and Fifth Amendments to the Constitution) [Section 202 and 216] [See FTW on Carnivore, Vol. IV, No.2 April 30, 2001].


The FBI or any other federal law enforcement agency may come to your business and seize any of your business records if they claim it is connected with a terrorist investigation -- and they can arrest you if you tell anyone that they were there. (this violates the First and the Fourth Amendments to the Constitution) [Title II, Section 501]


The CIA can now operate inside the U.S. and spy on American citizens. And, as directed by AG Ashcroft on November 13, it is also permitted to share its intelligence files with local law enforcement agencies (and vice versa). The CIA has spied on Americans for decades, but the fruits of that spying have never been admissible in court. Now law enforcement will have the ability rewrite the intelligence as a probable cause statement, conduct an investigation and introduce it as evidence. This, from material that was collected outside the rules of search and seizure. (There goes the Exclusionary rule of the Fourth Amendment). [Titles 2 & 9].


The foundation for an international secret political police agency is laid by allowing the CIA to receive wiretap information from any local agency and then share it with the intelligence services of any foreign country. [Section 203]
--Michael Ruppert, 11/20/01



But who is Osama bin Laden really? Let me rephrase that. What is Osama bin Laden? He's America's family secret. He is the American president's dark doppelgänger. The savage twin of all that purports to be beautiful and civilised. He has been sculpted from the spare rib of a world laid to waste by America's foreign policy: its gunboat diplomacy, its nuclear arsenal, its vulgarly stated policy of "full-spectrum dominance", its chilling disregard for non-American lives, its barbarous military interventions, its support for despotic and dictatorial regimes, its merciless economic agenda that has munched through the economies of poor countries like a cloud of locusts. Its marauding multinationals who are taking over the air we breathe, the ground we stand on, the water we drink, the thoughts we think. Now that the family secret has been spilled, the twins are blurring into one another and gradually becoming interchangeable. Their guns, bombs, money and drugs have been going around in the loop for a while. (The Stinger missiles that will greet US helicopters were supplied by the CIA. The heroin used by America's drug addicts comes from Afghanistan. The Bush administration recently gave Afghanistan a $43m subsidy for a "war on drugs"....)

--Arundhati Roy, 9/29/01



We must not again allow public emotion or the public media to caricature our enemies. If our enemies are now to be some nations of Islam, then we should undertake to know those enemies. Our schools should begin to teach the histories, cultures, arts, and language of the Islamic nations. And our leaders should have the humility and the wisdom to ask the reasons some of those people have for hating us.
--Wendell Berry, 9/26/01



We shouldn't let them kill our principles at the same time they kill our people. And our principles are respect for the rule of law. Not charging in blindly and killing people because we are blinded by our tears and our rage.

--Benjamin Ferencz Interview, 9/19/01



The time will soon come when we will not be able to remember the horrors of September 11 without remembering also the unquestioning technological and economic optimism that ended on that day.


This optimism rested on the proposition that we were living in a "new world order" and a "new economy" that would "grow" on and on, bringing a prosperity of which every new increment would be "unprecedented."


The dominant politicians, corporate officers, and investors who believed this proposition did not acknowledge that the prosperity was limited to a tiny percent of the world's people, and to an ever smaller number of people even in the United States; that it was founded upon the oppressive labor of poor people all over the world; and that its ecological costs increasingly threatened all life, including the lives of the supposedly prosperous.
--Wendell Berry, 9/26/01



What has happened here is not war in its traditional sense. This is clearly a crime against humanity. War crimes are crimes which happen in war time. There is a confusion there. This is a crime against humanity because it is deliberate and intentional killing of large numbers of civilians for political or other purposes. That is not tolerable under the international systems. And it should be prosecuted pursuant to the existing laws.

--Benjamin Ferencz Interview, 9/19/01



Our choice now seems to be between a "new war" and a new world. As always, the forces of reaction and wealth are telling us we have no choice but war, and no right or power to decide. They are calling for a secret investigation, a secret conviction, a secret method of execution, and a totally secret war abroad. The American people as a whole are the only ones in the world who have the right to decide on a national response to this tragedy, and it must be one that takes into account the rights of all the other peoples and nations of the world.
--John Judge, 9/23/01



Avoid any action that creates further suffering which would include the White House & Pentagon's "systematic war on terrorism" which is already in motion as we breathe. Avoid WAR at all costs.

--Anne Waldman, 9/18/01



At a House hearing on June 6, Representative Cynthia McKinney, Democrat of Georgia, referred to the document "Iraq Water Treatment Vulnerabilities" and said: "Attacking the Iraqi public drinking water supply flagrantly targets civilians and is a violation of the Geneva Convention and of the fundamental laws of civilized nations." . . . For more than ten years, the United States has deliberately pursued a policy of destroying the water treatment system of Iraq, knowing full well the cost in Iraqi lives. The United Nations has estimated that more than 500,000 Iraqi children have died as a result of sanctions, and that 5,000 Iraqi children continue to die every month for this reason. No one can say that the United States didn't know what it was doing.
--Thomas J. Nagy, 9/01



For strategic, military and economic reasons, it is vital for the US government to persuade its public that their commitment to freedom and democracy and the American Way of Life is under attack. In the current atmosphere of grief, outrage and anger, it's an easy notion to peddle. However, if that were true, it's reasonable to wonder why the symbols of America's economic and military dominance -- the World Trade Centre and the Pentagon -- were chosen as the targets of the attacks. Why not the Statue of Liberty? Could it be that the stygian anger that led to the attacks has its taproot not in American freedom and democracy, but in the US government's record of commitment and support to exactly the opposite things -- to military and economic terrorism, insurgency, military dictatorship, religious bigotry and unimaginable genocide (outside America)?

--Arundhati Roy, 9/29/01



Lost in the barrage of recent history, the role of the CIA in supporting and developing international terrorist organisations during the Cold war and its aftermath is casually ignored or downplayed by the Western media. . . . A blatant example of media distortion is the so-called "blowback" thesis: "intelligence assets" are said to "have gone against their sponsors"; "what we've created blows back in our face."[1] In a twisted logic, the US government and the CIA are portrayed as the ill-fated victims . . .
The "blowback" thesis is a fabrication. The evidence amply confirms that the CIA never severed its ties to the "Islamic Militant Network". Since the end of the Cold War, these covert intelligence links have not only been maintained, they have in become increasingly sophisticated.

New undercover initiatives financed by the Golden Crescent drug trade were set in motion in Central Asia, the Caucasus and the Balkans. Pakistan's military and intelligence apparatus (controlled by the CIA) essentially "served as a catalyst for the disintegration of the Soviet Union and the emergence of six new Muslim republics in Central Asia."

--Michel Chossudovsky, 10/9/01




National self-righteousness, like personal self-righteousness, is a mistake. It is misleading. It is a sign of weakness. Any war that we may make now against terrorism will come as a new installment in a history of war in which we have fully participated. We are not innocent of making war against civilian populations. The modern doctrine of such warfare was set forth and enacted by General William Tecumseh Sherman, who held that a civilian population could be declared guilty and rightly subjected to military punishment. We have never repudiated that doctrine.


It is a mistake also -- as events since September 11 have shown -- to suppose that a government can promote and participate in a global economy and at the same time act exclusively in its own interest by abrogating its international treaties and standing apart from international cooperation on moral issues.


And surely, in our country, under our Constitution, it is a fundamental error to suppose that any crisis or emergency can justify any form of political oppression. Since September 11, far too many public voices have presumed to "speak for us" in saying that Americans will gladly accept a reduction of freedom in exchange for greater "security." Some would, maybe. But some others would accept a reduction in security (and in global trade) far more willingly than they would accept any abridgement of our Constitutional rights.
--Wendell Berry, 9/26/01



CAREFULLY CONCEALED in the theatrics of war, the bombast of propaganda, and the lights and sirens of new security measures is the simple fact that America has suffered an unprecedented defeat at the hands of those armed with the most meager of weapons. It was a defeat not only deeply humiliating in its character but totally unnecessary in its origins.
These facts are not erased by the moral failures of our foe. We have not been the victims of the unpredictable, spontaneous combustion of evil, but rather of a long series of missteps and misjudgments of which the angry, bitter, and deranged simply took advantage.

Neither can these facts be mitigated by a continued loyalty to the very leadership that so endangered the country by its disastrous policies, inadequate preparation, and taunting arrogance. What happened on September 11 did not have to happen and until we face that truth, and deal with its implications, we will leave in fear and danger.

--Sam Smith, 10/17/01



We are challenged now to make or influence a national response. But the real issues are local and decentralized in their solutions. Justice here also leads to peace; it is all that ever can. Democracy lets all those affected by decisions make them, and excludes those not affected save by advantage or greed. Privilege is the real violence in any society, local or global. Any market that disrupts ecologies, economies, resources, quality of life, human and civil rights, and equitable distribution of the created wealth, is not free.

--John Judge, 9/23/01



That we have been attacked is certain. But before we send out the cruise missiles to prove how big our national machismo is, we had better make sure we are aimed at the right party, and not just being suckered into bombing someone that the real planners and perpetrators of the World Trade Center attack want to trick us into bombing. Because if, in the heat of the moment and the lust for vengeance we surrender our basic American principles such as demand for proof beyond a reasonable doubt, then we ourselves will have damaged America and what it stands for far more than those who attacked the World Trade Center could ever do themselves. What the hijackers could not knock down, we will have thrown down ourselves. If we do that, then those who planned and carried out the attacks against the World Trade Towers and the Pentagon will have won, even if we hunt them down and kill them.

--Michael Rivero



Since the Cold War era, Washington has consciously supported Osama bin Laden, while at same time placing him on the FBI's "most wanted list" as the World's foremost terrorist.

--Michel Chossudovsky, 9/12/01



Consider who will gain most from a War. Think of the agenda of the current USA political administration and how a War promotes this agenda. Consider that the USA already spends more on military arms & other forms of "national security" than the rest of the world combined (although, as we see, this security is not infallible or ironclad). We have over half a million troops world wide in several hundred countries, scores of military bases & installations . . . A fleet larger in tonnage & firepower than all the navies of the world combined -- missile cruisers, nuclear submarines, nuclear aircraft carriers, destroyers, spy ships that sail every ocean. US bomber squadrons & long range missiles that can reach any target . . . heat-seeking missiles with million dollar computers, "monster bombs", armour-piercing antitank projectiles made from radioactive nuclear waste (thousands were used in the Gulf War which contaminated ground water & soil in Iraq & Kuwait with uranium deplection that caused cancer in civilians) . . . We can wreak terrible destruction if our military power is unleashed.

--Anne Waldman, 9/18/01



The protracted war . . . will also change economic relations here in the United States, throwing us back into the permanent war economy of the Cold War years, and a severe economic slump.
This agenda always stresses military expenditures at the cost of industrial infrastructure useful to the civilian world, and cuts into the social services, education and medical research and care that could instead be the benefit of our vast reserves of wealth. With a federal budget so bloated Congress could afford to cut future taxes, send us the rebate in advance, and still fund the Pentagon and CIA, the increases in education and social welfare were far outstripped by the tax cuts. However, in the face of the "new war", the Congress suddenly found $40 billion not available for these other programs. Voices abound in the corridors of power calling for increased military spending, new weaponry of destruction, exotic defenses, increased and intrusive security measures, and an "unleashing" of the CIA for covert spying and operations, including assassinations.

--John Judge, 9/23/01



Speak with friends, communities, children. Circulate information and "strategies" for peace. Stay in touch internationally. Stay informed. Be vigilant. Artists should be most vocal at this time and show that there are alternative ways to pursue a saner, wiser world.

--Anne Waldman, 9/18/01



In a cruel irony, while the Islamic jihad -- featured by the Bush Adminstration as "a threat to America" -- is blamed for the terrorist assaults on the World Trade Centre and the Pentagon, these same Islamic organisations constitute a key instrument of US military-intelligence operations in the Balkans and the former Soviet Union.

--Michel Chossudovsky, 9/12/01



We have to apply the existing rules. To call them "terrorists" is also a misleading term. There's no agreement on what terrorism is. One man's terrorism is another man's heroism. I'm sure that bin Laden considers himself a saint and so do many of his followers. We try them for mass murder. That's a crime under every jurisdiction and that's what's happened here and that is a crime against humanity.

--Benjamin Ferencz Interview, 9/19/01



One of the most durable features of the U.S. culture is the inability or refusal to recognize U.S. crimes. The media have long been calling for the Japanese and Germans to admit guilt, apologize, and pay reparations. But the idea that this country has committed huge crimes, and that current events such as the World Trade Center and Pentagon attacks may be rooted in responses to those crimes, is close to inadmissible.

--Edward S. Herman, 9/14/01



Consider how a War will bolster the Missile Shield-Star Wars mentality, weapons in space etc. Uncompassionate globalization, & ongoing environmental neglect will have the upper hand . . .

--Anne Waldman, 9/18/01



While the Mujahideen are busy fighting America's war in the Balkans and the former Soviet Union, the FBI -- operating as a US based Police Force -- is waging a domestic war against terrorism, operating in some respects independently of the CIA which has -- since the Soviet-Afghan war -- supported international terrorism through its covert operations.

--Michel Chossudovsky, 9/12/01



It's up to us. Thomas Jefferson said it best long ago, "I know of no safe depository for the ultimate powers of society but the people themselves. And if we think them not enlightened enough to exercise their control with a wholesome discretion, the remedy is not to take it from them, but to inform their discretion." He also noted that, "If you believe that people cannot be trusted to govern themselves, then can they be trusted to govern others?"

--John Judge, 9/23/01



Even the British government admitted the case against Bin Laden and Al Qaeda would not stand up in court, and as a matter of fact it was routinely derided in the British press. There was nothing there. Now I don't know myself who was behind the terrorist attacks on September 11. And it appears we are never going to find out. Why? Because Congress in its wisdom has decided not to empanel a joint committee of both Houses of Congress with subpoena power giving them access to whatever documents they want throughout any agency of the United States government -- including FBI, CIA, NSA, DSA -- and to put these people under oath and testify as to what happened under penalty of perjury. We are not going to get that investigation, and yet today we are waging war against Afghanistan on evidence that Secretary of State Powell publicly stated is not even circumstantial.

--Francis Boyle, 10/18/01



Since 11 September, the "war on terrorism" has provided a pretext for the rich countries, led by the United States, to further their dominance over world affairs. . . . Today international trade is worth more than £11.5bn a day. A tiny fraction if this, 0.4 per cent, is shared with the poorest countries. American and G8 capital controls 70 per cent of world markets, and because of the rules demanding the end of tariff barriers and subsidies in poor countries while ignoring protectionism in the west, the poor countries lose £1.3bn a day in trade.

By any measure, this is a war of the rich against the poor. Look at the casualty figures. The toll, says the World Resources Institute, is more than 13 million children every year, or 12 million under the age of five, according to United Nations estimates.

"If 100 million have been killed in the formal wars of the 20th century", wrote Michael McKinley, "why are they to be privileged in comprehension over the annual [death] toll of children from structured adjustment programmes since 1982?" McKinley's paper, Triage: A Survey of the "New Inequality" as Combat Zone was presented to a conference in Chicago this year and deserves wider reading (he teaches at the Australian National University). It vividly describes the acceleration of western economic power in the Clinton years, which, since 11 September, has passed a threshold of danger for millions of people.

Last month's World Trade Organisation meeting in Doha in the Gulf state of Quatar, was disastrous for the majority of humanity. The rich nations demanded and got a new "round" of "trade liberalisation", which is the power to intervene in the economies of poor countries, to demand privatisation and the destruction of public services.

--John Pilger, 12/27/01



If the United States wishes to effectively prevent such tragedies in the future, it must choose the moral high ground and refuse to retaliate with more violence. By standing for real justice, legal as well as social, this country can rise above the practice and experience of the hundreds of other nations trapped into this same nightmare of hate, fear and terror. That decision, more than any other can disarm Osama bin Laden and his counterparts in other countries. If America offers justice and hope to the disenfranchised of the world, it can easily command more loyalty than the purveyors of violence. Instead, the current leadership is forcing America and many other countries into a position of protracted violence against innocent and guilty people alike. This will not only destabilize the current balance of power, but it will increase the ranks of the violent factions.

--John Judge, 9/23/01



The black-and-white TV footage is grainy and faded, but it still jumps off the screen -- a portentous clash between a prominent reporter and a maverick politician. On the CBS program "Face the Nation," journalist Peter Lisagor argued with a senator who stood almost alone on Capitol Hill, strongly opposing the war in Vietnam from the outset.
"Senator, the Constitution gives to the president of the United States the sole responsibility for the conduct of foreign policy," Lisagor said.

"Couldn't be more wrong," Wayne Morse broke in. "You couldn't make a more unsound legal statement than the one you have just made. This is the promulgation of an old fallacy that foreign policy belongs to the president of the United States. That's nonsense."

Lisagor: "To whom does it belong then, senator?"

Morse: "It belongs to the American people. . . . And I am pleading that the American people be given the facts about foreign policy."

Lisagor: "You know, senator, that the American people cannot formulate and execute foreign policy."

Morse: "Why do you say that? . . . I have complete faith in the ability of the American people to follow the facts if you'll give them. And my charge against my government is -- we're not giving the American people the facts."

--Norman Solomon, 9/14/01



[O]ur unnecessary dependence on oil as an energy source, and the monopoly of oil distribution and price worldwide help to create and sustain the situation that has contributed to recent events.
As an example, at Texas A&M University, General Norman Schwarzkopf, Jr., recently celebrated the tenth anniversary of the "victory" of the Gulf War to "protect our national interests" in Kuwait (meaning oil). He revealed there for the first time the amount of oil used to carry out the war, a total of 3.5 billion gallons of oil. That is more oil than is known to exist in Kuwait. Is the goal of such wars to protect our access to oil so that we have the oil necessary to fight the wars? Not only is the percentage of global oil used by the United States disproportionate (60% used by 6% of the world's people), but so is the percentage of American military usage of that oil (estimated at 60% in 1985).

--John Judge, 9/23/01




--XXX, 9/23/01



There are many models for successful community and conflict resolution, for grievance, mediation and restitution, for economies of scale, for alternate means of exchange, for cooperative ventures and community credit, for democratic referendum and direct participation, for decentralization of power and decision making, for open communication, for inclusion and education. We do not lack the tools or the models, only the hope and the will. Those, like all else, belong to the people themselves.

--John Judge, 9/23/01


On Friday, the Senate voted 98-0 for a war resolution. It says: "The president is authorized to use all necessary and appropriate force against those nations, organizations, or persons he determines planned, authorized, committed, or aided the terrorist attacks that occurred on Sept. 11, 2001, or harbored such organizations or persons, in order to prevent any future acts of international terrorism against the United States by such nations, organizations or persons."
This resolution, written as a blank check, is payable with vast quantities of human corpses.

--Norman Solomon, 9/14/01



Have the trillions of dollars spent on this National Security State and Defense Department since the end of WWII really protected us and given us security? Or have they engendered the conditions that put us in more danger?
--John Judge, 9/23/01



The final and most profound lesson of these events is one that it will be hardest for government to accept -- this government in particular. It is that the only real defense against external attack is serious, continuing and courageous effort to find political solutions for national and ideological conflicts that involve the United States.

--William Pfaff, 9/12/01



Analyze the issues -- the history, the karma (cause & effect) -- that has lead to such resentment and hatred of the USA (its power, hegemony, cultural imperialism, exploitation of other peoples & resources, environmental degradation etc). See the webs of suffering that cause such catastrophic events.

--Anne Waldman, 9/18/01



"I don't know why we think, just because we're mighty, that we have the right to try to substitute might for right," Morse said on national television in 1964. "And that's the American policy in Southeast Asia -- just as unsound when we do it as when Russia does it."
Three years later, he declared: "We're going to become guilty, in my judgment, of being the greatest threat to the peace of the world. It's an ugly reality, and we Americans don't like to face up to it. I hate to think of the chapter of American history that's going to be written in the future in connection with our outlawry in Southeast Asia."
Such heresy infuriated many powerful politicians -- and journalists -- while Wayne Morse did all he could to block a war train speeding to catastrophe.
Now, in the autumn of 2001, there's no one stepping forward from the Senate to help block the war train. We'll need to do it ourselves.

--Norman Solomon, 9/14/01


The Pentagon planners, who want always to operate in secret and dictate the terms to the rest of us, know who the real enemy is. It is not terrorists or religious fanatics. It is not foreign countries with their limited stockpiles of weapons, most of which the US sold or gave them. As Walt Kelly's cartoon character Pogo once noted, "the enemy . . . is us".

--John Judge, 9/23/01