Salı, Mayıs 23, 2006

EPHESOS




Ephesos (Efes) (İzmir-Selçuk)

İzmir İli Selçuk İlçesi sınırları içindeki antik Efes kenti’nin ilk kuruluşu M.Ö. 6000 yıllarına, Neolitik Dönem olarak adlandırılan Cilalı Taş Devri’ne kadar inmektedir. Son yıllarda yapılan araştırmalar ve kazılarda Efes çevresindeki höyükler (tarih öncesi tepe yerleşimleri) ve kalenin bulunduğu Ayasuluk Tepesi’nde Tunç çağları ve Hittitler’e ait yerleşimler saptanmıştır. Hititler Dönemi’nde kentin adı Apasas’tır. M.Ö. 1050 yıllarında Yunanistan’dan gelen göçmenlerin de yaşamaya başladığı liman kenti Efes, M.Ö. 560 yılında Artemis Tapınağı çevresine taşınmıştır. Bugün gezilen Efes ise, Büyük İskender’in generallerinden Lysimakhos tarafından M.Ö. 300 yıllarında kurulmuştur. Hellenistik ve Roma çağlarında en görkemli dönemlerini yaşayan Efes, Asya eyaletinin başkenti ve en büyük liman kenti olarak 200.000 kişilik nüfusa sahipti. Efes, Bizans Çağında tekrar yer değiştirmiş ve ilk kez kurulduğu Selçuk’taki Ayasuluk Tepesi’ne gelmiştir. 1330 yılında Türkler tarafından alınan ve Aydınoğulları’nın merkezi olan Ayasuluk, 16.Yüzyıl’dan itibaren giderek küçülmeye başlamış, 1923 yılında Cumhuriyetimizin kuruluşundan sonra Selçuk adını almış ve bugün 30.000 kişilik nüfusa sahip turistik bir yerdir.
Antik dünyanın en önemli merkezlerinden biri olan Efes, İ.Ö. 4.bine dek giden tarihi boyunca uygarlık, bilim, kültür ve sanat alanlarında her zaman önemli rol oynamıştır.
Doğu ile Batı (Asya ve Avrupa) arasında başlıca kapı durumunda olan Efes önemli bir liman kenti idi. Bu konumu Efes’in çağının en önemli politik ve ticaret merkezi olarak gelişmesini ve Roma Devrinde Asia eyaletinin başkenti olmasını sağlamıştır.
Ancak, Efes antik çağdaki önemini yalnızca büyük bir ticaret merkezi olarak gelişmesini ve başkent oluşuna borçlu değildir. Anadolu’nun eski anatanrıça (Kybele) geleneğine dayalı Artemis kültünün en büyük tapınağı da Efes’de yer alır. Bu tapınak dünyanın yedi harikasından biri olarak kabul edilir.
Efes tarihi boyunca birçok kez yer değiştirdiğinden kalıntıları geniş bir alana yayılır. Yaklaşık 8 km²lik bir alana yayılan bu kalıntılar içinde kazı-restorasyon ve düzenleme çalışmaları yapılmış, ziyarete açık olan bölümlerdir.
1- Ayasuluk Tepesi (İ.Ö. 3. bine tarihlenen en erken yerleşim ile Bizans Devrine ait, Hıristiyanlık dünyası için büyük önem taşıyan St. Jean Kilisesi),
2- Artemision (İ.Ö. 9-4. yüzyıllara ait önemli bir dini merkez; dünyanın yedi harikasından biri olan Artemis Tapınağı)
3- Efes (Arkaik-Klasik-Hellenistik-Roma ve Bizans Devri yerleşimi),
4- Selçuk (Selçuklu, Osmanlı Dönemi yerleşimi ve bu yerleşimi barındıran, bugün önemli bir turizm merkezi olan modern kent),
Antik Çağda önemli bir uygarlık merkezi olan Efes bugün de yılda ortalama 1,5 milyon kişinin ziyaret ettiği önemli bir turizm merkezidir.
Efes’teki ilk arkeolojik kazılar British Museum adına J.T. Wood tarafından 1869 yılında başlamıştır. Wood’un ünlü Artemis Tapınağını bulmaya yönelik bu çalışmalarına 1904 yılından sonra D.G. Hogarth devam etmiştir. Bugün de çalışmalarını sürdüren Avusturyalıların Efes’teki kazıları ilk olarak 1895 yılında Otto Benndorf tarafından başlatılmıştır. Avusturya Arkeoloji Enstitüsü’nün 1. ve 2. Dünya Savaşları sırasında kesintiye uğrayan çalışmaları 1954 yılından sonra aralıksız devam etmiştir.
Efes’te Avusturya Arkeoloji Enstitüsü’nün çalışmalarının yanı sıra 1954 yılından itibaren Efes Müzesi de T.C. Kültür Bakanlığı adına kazı, restorasyon ve düzenleme çalışmalarını sürdürmektedir.

EFEST’TEKİ ANTİK YERLER:
ST.JEAN BAZİLİKASI
Bizans İmparatoru Justinyen’in MS.6.yy.’da St.Jean adına yaptırdığı bazilika,Ayasuluk Tepesi’nde yer almaktadır.40X110 metre boyutlarındadır.Batıdan girilen yapının planı bir haç’ı andırır.Kilise kısmı kalın fil ayakların taşıdığı altı büyük kubbe ile örtülü olan bazilike ve Nartex bir kubbe ile örtülüdür.Bazilika’nın ortasında kubbe altında ve zemin seviyesi altında olan St.Jean Mezarı’nın doğu tarafında rahiplerin oturdukları kısımlar bulunur.Bu yapılar kiliseden yarım daire biçiminde ayrılır.Mezar alanının kuzeyinde aziz resimlerden oluşan fresklerin bulunduğu kilisenin restore edilen sütun başlıkları üzerinde İmparator Justinyen ile karısı Theodora’nın monogramları vardır.

ARTEMİS TAPINAĞI
Efes’lilerin ilk yerleşimlerinin bu tapınağın olduğu yerde bulunduğu bilinmektedir.Daha sonra bir depremle tapınağın yıkılması üzerine Roma İmparatorluğu’nun yardımı ile Efes’liler tapınağı yeniden ve daha gösterişli bir biçimde inşaa etmişlerdir.Dünyanın 7 harikasından biri olarak kabul edilen Efes Artemis Tapınağı’nın bugün sadece temel kalıntıları bulunmakatdır.Selçuk’tan Kuşadası Yolu’na girişte sağda bu görkemli tapınağın kalıntıları ile karşılaşılır.Bakir Doğa Tanrıçası Artemis inancının köken itibarı ile bir Anadolu inanışı olduğu ve kaynağının Hititlerin ana tanrıçası Kibele’ye dayandığı bilinmektedir.Efes’te bu iki ana tanrıça bolluk ve bereket timsali olarak anılmakta ve İlyada Destanları’nda da doğum yeri olarak eski Yunancada bıldırcın anlamına gelen " Ortyge " olduğu bildirilmektedir.Ortyge’nin bugün Efes’te kurulduğu yer olan Bülbül Dağı’ı olduğu kaynaklarda yer almaktadır.Artemis Tapınağı 127 sütunlu olup cephedeki 36 sütunu kabartmalıdır.Tapınağın 125 metre uzunluğu,60 metre genişliği ve 25 metre yüksekliği olabileceği düşünülmektedir.Tapınağın en eski kalıntılarının MÖ.6 yy’a kadar tarihlendiği,tapınağın ikinci kez yapılışında ölçülerin 105 metre uzunluk,55 metre genişlik,25 metre yükseklik ile 600 metrekarelik bir alana yayıldığı bilinmektedir.En son olarak MS.263 yılında Got’lar tarafından saldırıya uğrayan tapınak yıkılmış ve yağma edilmiştir.1869 yılında İngiliz Wood tarafından bulunan Artemis Tapınağı’nda 1904’de yine İngiliz olan Hogart kazılarını sürdürmüştür.Bugün Ören yerindeki kazılar Avusturalya’lılar tarafından yapılmaktadır.

YEDİ UYURLAR
MS.5 ve 6.yy.’a rastlayan dönemde yapıldığı sanılan Yedi Uyurlar Ören yeri dini bir merkez hüviyetindedir. Söylentilere göre Hiristiyanlığın dini olarak kabülünden önce putperestlerden kaçarak buraya sığınan yedi genç uykuya dalar.200 yıl sonra uyanırlar.Uyandıklarında hiristiyanlık bilinen ve toplumda benimsenen bir din olmuştur.Bu olay üzerine öldükten sonra yedi gencin tekrar buraya gömüldüğü ve adlarına büyük bir yapı inşa edildiği sanılmaktadır.Bugünkü kazılarda ortaya çıkarılan yapı oldukça büyük abidevi boyutlardadır ve çoğu kaya oyma mezar buluntularına ve iki kilise ile katakomblara rastlanmaktadır.Halen dört katı görülebilen kalıntıların 7 katlı olabileceği düşünülmektedir.Zeminde bulunan dehlizlerin dini amaçlı eğitim için kullanıldığı ve buranın manastır hüviyetini taşıdığı izlenimini vermektedir.
EFES'TE GÜNÜMÜZE GELEN KALINTILAR
VEDIUS GYMNASIUM
MS. 2.yy.’da Vedius Antonius adına zengin bir Efes’li tarafından yaptırılan yapı simetrik bir plana sahiptir.Doğuda avlusu,ortada yer alan tören salonu,soyunma odası ve hamamları ile dönemin özelliklerini karekterize deden sportif ve kültürel eğitimin yapıldığı görkemli bir mekandır.

STADYUM
Vedius Gymnasium’dan sonra harabelere doğru sol tarafta stadyum vardır.230X40 metre boyutlarında olan stadyum,Panayır Dağı’nın kuzey yamaçlarına kurulmuş ve sağ cephesi doğal kayalara oturtulmuştur.Roma İmparatoru Neron döneminde ( MS. 54-68 ) yapıldığı ileri sürülen stadyumun doğu bölümünde glatyatör oyunları için bir bölme ve yine hayvanlar için de bir kısım bulunmaktadır.Sportif tüm yarışların,oyunların,olimpiyat düzenlemelerinin,araba yarışlarının yapıldığı stadyumun,döneminin sportif ve kültürel tüm gereksinimini karşıladığı sanılmaktadır.

AKROPOL
Stadyumun karşısında bulunan tepede kurulu Akropol’ün MÖ.6 yy.’da yapıldığı sanılmaktadır.Tepenin kuzey batısında MÖ.350 yıllarına ait bir tapınak bulunmaktadır.

BİZANS HAMAMLARI
Stadyumdan sonra gelen Bizans Hamamları içinde MS.6 yy.’la ait bir çok küp bulunması nedeniyle " Sarhoşlar Hamamı " olarak anılmaktadır.Büyük bir salona ve çeşitli banyo dairelerine sahiptir.

ÇİFTE KİLİSELER ( Konsül Kilisesi )
Bizans Hamamları’nın karşısında yer alan Çifte Kiliseler’in Hırıstiyanlık dünyası için son derece özel bir önemi vardır.MÖ.431 ve 438 yıllarında konsüllerin toplandıkları kilise 26.5 x 29.5 metre boyutlarında bir yapıdır.MS.2 yy.’da Roma döneminde bir bazilikaya döneşen yapı,Meryem Ana’ya adanmış,burada yapılan 3.Konsül Toplantısı’nda katolizmin doğması kararları alınmıştır.Kilise dünyada Hırıstiyanlığın ilk yedi kilisesinden birisi olması nedeniyle bugün bile büyük önem taşımaktadır.Bazilika’nın MS.4 yy.’da kiliseye dönüştürülmesi esnasında batı tarafına nefli bir yapı eklendiği ve batı girişinden sonra büyük bir Atriyum’un yer aldığı gözlenmetedir.Kilise kısmına geçmek için tabanı mozaikli bir Natrex’ten geçilir.Vaftiz yerinin ortasında vaftiz havuzu ve duvarlarında hac figürleri bulunmaktadır.MS. 7 yy.’da kilisenin apsisinden açılan bir kapı ile ikinci bir kilise inşaa edilmiş ve böylece kiliselerin adı " Çifte Kiliseler " olarak anılmıştır.Bu yeni açılan bölüm din adamlarının ikametlerine ayrılan kısımları içerir.Meryem Ana adına sunulan ilk kilise olması nedeniyle kilise ve çevresi dini bir merkez durumundadır.

LİMAN HAMAMLARI
İlk kez MS. 2 yy.da yapılan hamam 4.yy.’da İmparator Konstantinus döneminde onarım görmüş ve bazı değişiklikler yapılmıştır.Bu yüzden buraya Konstantinus Hamamları’da denmektedir.

ARKADİANA ( Liman Caddesi )
Efes’teki harebeleri gezmek için hamamların karşısında bulunan ve limana kadar uzanan mermer döşeli görkemli bir caddeye çıkılır.Bu caddeye çıkarken izlenen yolun sonunda ,çok az kalıntıları mevcut olan ve MS. 2 yy.’a tarihlenen Tiyatro Gymnasium’ u yer alır.Sağ tarafta ise Liman Gymnasium’u ve hamamı görülür.Limandan tiyatroya kadar uzanan cadde,gerçekte hellenistik dönemde yapılmış olmakla beraber,İmparator Arkadianus tarafından onartıldığından onun adını izafeten " Arkadiane " olarak bilinir.11 metre genişliğinde 350 metre uzunluğunda olan görkemli caddenin iki yanında yer alan mermer sütunlar bugün de ayaktadır.Bu cadde aşağıda limana,gerçekten sanat abidesi bir kapı ile açılır.Yan taraflarda ise dükkanlar sıralıdır.Dükkanların altında su yolu ortaya çıkarılmıştır.Şehrin sularının kesilmesi durumunda bu su yollarından geçen kaynak sularının devreye girdiği anlaşılmaktadır.Tümüyle mermer döşeli olan Arkadiane’nin zemin döşemesi altında limana kadar uzanan bir kanalizasyon vardır.Şehrin en önemli caddesi olan bu cadde daha çok törenlerin,şenliklerin ve önemli geçitlerin yapıldığı bir caddedir.Karalların karşılandığı bir çok önemli gösterinin ve dini törenin yapıldığı bu cadde aynı zamanda limana gelen ve giden tüm mal ve servetin aktığı yol olduğundan " Liman Caddesi " olarak anılır.Kral Yolu’da denilen bu caddenin bu denli çeşitli isimlerle anılması önemli bir cadde olduğunu göstermektedir.

TİYATRO GYMNASIUMU
Arkadiane’nin sağ tarafında yer alan MS.2 yy.’a tarihlenen Tiyatro Gymnasium’undan günümüze çok az kalıntı gelebilmiştir.Planlı bir yapı olan eserde atletizm oyunlarının yapıldığı bilinmekte ve yarışmaların yapıldığı bir avlu ve bu avluyu çevreleyen portiko halen gözlenebilmektedir.

TİYATRO
Efes Harabeleri’nin en güzel yapılarından biri olan tiyatro oldukça sağlam kalmış ve restorasyonlarlabugün de Efes Festivali gibi şenliklerde rahatlıkla kullanılmaktadır.Bu güzel ve 25.000 kişi kapasiteli büyük bir tiyatronun kuzey batısında 2 ionik sütunlu hellenistik bir çeşme yerleştirilmiştir.Tiyatronun ilk kez hellenistik dönemde yapıldığı bilinmekte ise de bugüne gelen tiyatronun İmparator Cladius zamanında yeniden inşaasına başlatıldığı,İmparator Trianus (98-117) döneminde tamamlandığı bilinmektedir.Tiyatronun ön kısmında oldukça sağlam ve iri taşlardan yapılmış soyunma yerleri belirgin şekilde görülmektedir.Bu mekanlar günümüzde " Efes Festivali " için sanatçıların soyunma yerleri olarak kullanımaktadır.İlk döneminde 3 katlı olan tiyatro her biri 22’şer basamaklı üç bölümden oluşur.Sahne binası 18 metre yüksekliğindedir.MS. 54 yıllarında St.Paul ’un bu tiyatrodan Efes’e seslendiği ve büyük tepkiyle karşılandığı rivayet edilir.25X40 ebatlarındaki sahnenin arka duvarları son derece süslü ve nişler içinde heykellerin bulunduğu bir görünüm taşımaktadır.Akustiğin çok iyi olduğu tiyatroda,sahnenin görünmesini sağlamak açısından tribün çok dik inşaa edilmiştir.

TİCARET AGORASI
Tiyatronun karşısında yer aşlan ünlü ticaret agorası giriş kapıları ve agora alanını çevreleyen sutünları ile dikkat çeker.Esas yapı hellenistik olmakla beraber,bugün kalıntıları görülen Agora,İmparator Agustus döneminde yenilenmiştir.Dört tarafı stoa ile çevrili olan Agora 2 katlı,çift kolonlu ve dorik üslupludur.

MERMER CADDE
Efes’in güneydoğusunda bulunan Magnesia kapısından kuzeybatıda Koresos kapısına kadar uzanan yaklaşık 400 metrelik mermer cadde MS.5. yy.’da yeniden yapılmıştır.Altından geçen kanalizasyon sistemi denize kadar uzanır.Caddenin batı kanalı İmparator Neron tarafından ( MS. 54-68 ) yılları arasında yapılmıştır.Cadde seviyesinde yüksekte bulunan portikoya tivcari agoranın iki katı açılır.Mermer Caddesi ile Celsus Kütüphanesi arasındaki açık alanda Auditorium’un bulunduğu,burada konuşmaların yapılıp,şiirler okunarak söylevler verildiği bilinmektedir.

CELSUS KİTAPLIĞI
Agora’nın güney yanında yer alan Celsus Kitaplığı,MS.135 yıllarında Asya Konsülü Julius Celsus Halemaeanus adına oğlu Julius Agiula tarafından Romalı Mimar Vitruoya’ya yaptırılmıştır.60.92x16.72 metre ebatlarındaki dıştan iki katlı içten 15 metre yüksekliğinde tek bir salondan oluşur.Salonu çevreleyen 3 katlı galerilerden duvarlara serpiştirilmiş pencerelerden ışık süzülür,arka duvardaki bir kapıdan Celsus’un mezarına geçilir.Celsus’un burada bulunan heykeli bugün İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmektedir.Roma Mimarı özelliklerini tümüyle yansıtan yapının ön cephesinin dekorasyonu devrin en güzel örnekleri arasında yer alır.Ön cephe kolonları arasında yer alan 4 kadın heykeli " Akıl ", " Kader ",İlim " ve " Erdem " öğelerini sembolize eder.Bu heykellerin orijinalleri bugün Viyana Müzesi’nde bulunmaktadır.Parşömen ruloların,kitaplıkta nemden etkilenmemesi için iki tarafı tuğladan örülmüş kapalı raflarda korundukları belirlenmiştir.Bu kitaplık kendi döneminde dünyanın sayılı bilim adamı ve düşünürünün yetişmesine aracı olmuştur.

AŞK EVİ
Mermer Cadddeden yukarı doğru çıkıldığında Kuretler Caddesi ile kesişen noktada " Aşk Evi " bulunur.Mermer yolda mermer üzerine kazılmış sol ayak ve bir kadın başı görülür.Bu dünyanın ilk reklam panosu olarak değerlendirilmektedir.Az ileride kadın bulunabileceğini haber vermektedir.MS. 1 yy.’la tarihlenen bu ilginç ev,ana bir hol ve bu hole açılan bir çok odadan oluşmaktadır.Eşk Evi’nde bulunan mozaik kız portrelerinin bu evde çalışan kızlara ait olduğu sanılmaktadır.

SKOLASTİKA HAMAMI
Efes’te yaşayan zengin Romalı bayan Skolastika tarafından yaptırıldığı anlaşılan hamam MS. 400 yıllarına tarihlenmektedir.Dört bölümden oluşan hamamın Soğunluk Bölümü’nde havuz bulunur.Ayrıca sıcak su buharları duvardan borularla geçirilir.Bu bugünün teknolojisi içinde ve gelişmişlik düzeyi doğrultusunda şaşırtıcı karşılanmaz.Oysa o döneme göre şaşırtıcıdır.Efes’te gelişen uygarlığın düzeyini anlamamız açısından da ilginçtir.Ayrıca tümüyle merkezi sistemle ısıtılan hamam,mermer kullanımının da ilginç bir örneğini oluşturur.

HADRİYAN TAPINAĞI
Kuretler Caddesinde en güzel yapılardan birisi de Hadrian Tapınağı’dır.Bu tapınağın geriye cephe alanlığı kalmamıştır.Tapınak Korint üsluplu olup,girişte ortada iki yuvarlak sütun ile yanlarda dikdörtgen birer paye yer almaktadır.Alınlıktaki temel üzerinde " Hadrian " adı zafer tanrıçası " Tyche " kabartması görülür.

YAMAÇ EVLER
Celsus Kütüphanesi’nden Kuretler Caddesine dönüşte sağ tarafta Bülbül Dağı’nın yamaçlarında Efes’li zenginlerin ikamet ettikleri belirtilen evler vardır.Yakın dönemde restore edilerek orijinal durumlarına biraz daha yaklaşanbu evler geniş merdivenlerle caddeye dikey olarak açılmakta,duvarlarında fresk ve mozaiklerle süslü mermer kaplamalar bulunmaktadır.

TRAİNAN ÇEŞMESİ
Hadrian Tapınağı’nı geçtikten sonra biraz ileride solda Trainan Çeşmesi yer alır.Çeşme 5.20x11.09 metre ebadındadır.İmparator Trainan’ın o zamanki dönemde kolosal heykelinin iki kat boyunca yükseldiği ve altından suların aktığı havuz çeşmenin önünde yer alır.Bu iki katlı çeşmenin katlarını süsleyen heykellerden bazıları bugün Efes Müzesi’nde sergilenmektedir.Çeşme MS.11 yy.’da yapılmıştır.

DOMİTİAN TAPINAĞI
Traian Çeşmesi’nin karşısında Domitian Tapınağı bulunur.MS.1 yy.’da Efes’liler ilk kez Roma İmparatoru Domitia adına bir tapınak dikmişler ve bununla da Roma ile iyi ilişkiler geliştirmek istemişler.Domitian Heykeli bugün İzmir Arkeoloji Müzesi’nde tapınağın giriş altarı ise Efes Müzesi’nde sergilenmektedir.50X10 metre ölçülerindeki tapınağın önünde sunak bulunmaktadır.

DEVLET AGORASI
Sütunların süslendiği Kuret Caddesi’nde ilerlenerek iki Herakles kabartmasınında yer aldığı zafer takından Devlet Agorası denen alana ulaşırız.160x73 metre boyutlarındaki Devlet Agorası’nın altında eski çağlara ait kalıntılarda bulunmuştur.MS. 1yy.’da devlet kontrolünde ticaretin yapıldığı dini ve resmi törenlerin düzenlendiği agoranın yanında dört basamakla çıkılan yer Efes’in ticaret borsası gibi bir işlevi olan bazilikasıdır.Bazilika 165 metre uzunluğunda olup MS. 1 yy.’da Romalılarca yapılmıştır.Doğu kısmında ise Bizans Dönemi’nde yapıldığı sanılan Stoa’sı bulunmaktadır.

BELEDİYE SARAYI
Efes’in kutsal mekanı sayılan Meclis Sarayı’nın sağ tarafında Hestia Sunağı bulunmaktadır.Bu sunakta sürekli olarak bir kutsal ateş yakıldığı belirlenmiştir.İki Efes Artemis’ininde Belediye Sarayı’nda bulunmuş olması buranın dini açıdan da son derece önemli bir mekan olduğunun kanıtı olarak kabul edilmektedir.

ODEON
MS. 2.YY.’da Efes’li zenginlerden Vedius Antonius tarafından yaptırılan Odeon’un zamanında üstünün ahşap kaplama olduğu kabul edilmektedir.Yaklaşık 1450 oturma yerine sahip olan Odeon resmi toplantıların yapıldığı bir yer olmakla beraber konserlerinde verildiği bir bölümdü.Odeon’un karşısında Cadde üzerinde bulunan su deposu Odeon’un önündeki bazilikanın ileri ucunda da Vedius Hamamları bulunur.Belediye Sarayı’nın olduğu alandan Domitianus Meydanı’nın doğusundaki binalardan sonra güneyinde Pollio Çeşmesi görülür.Abidevi kemerli çeşme MS. 93 yıllarında Pollio adına inşaa ettirilmiştir.Burada bulunan heykeller bugün Efes Müzesi Salonları’nda sergilenmektedir.Meryem Ana’ya giden asfalt yolun üzerinde Magnesia kapısı görülür.Mermer Caddenin bu kapıya kadar geldiği bilinmektedir.Efes Harabeleri bu noktada sona erer.

MERYEM ANA EVİ
Bülbül Dağı üzerinde Hırıstiyanlığın kutsal anası Meryem Ana’nın evi bulunmaktadır.Hırıstiyanlarca " PANAYA KAPULU " olarakta adlandırılan kutsal yerin MS. 4 yy.’da inşaa edildiği sanılmaktadır.Bir ocağı andıran mihrap kısmında Hz. İsa’nın altın kalbi temsil edilmektedir.Hz İsa çarmıha gerilişinden kısa bir süre önce annesini ,arkadaşı ve havarisi olan St.Jean ’a teslim etmiştir.St.Jean Hz İsa’nın çarmıha gerilişinden sonra Meryem Ana’nın Kudüs’te kalmasını sakıncalı bulduğundan,onu yanına alarak Kudüs’ten kaçırmış ve Bülbül Dağı’na getirmiştir.Hırıstiyanlık dinini yaymak gibi kutsal bir görevi de üstlenmiş olan St.Jean,çağın en büyük keti durumundaki Efes’i kendine hedef seçmiş ,Hz Meryem’i putperestlerin diyarına sokma istemediğinden onu Bülbül Dağı eteklerinde sık ağaçlarla kaplı bir köşede yaptığı kulübede gizlemiştir.St.Jean her gün gizli gizli onu ziyarete gittiği ve yiyecek içecek götürerek yokladığı bilinmektedir.Kutsal bakirenin tam 101 yaşına kadar Bülbül Dağı’ndaki bu yerde yaşadığı ve burada öldüğü bilinir.St.Jean Meryem Ana’yı yine bu dağda kendisinden başka hiç kimsenin bilmediği bir yere gömmüştür. Hırıstiyanlığın yayılmasından sonra kutsal bakirenin bulunduğu yere hırıstiyanlarca " HAC " şeklinde bir kilise inşaa edilmiştir.Burası kötürüm olan Türkiye’ye gelemeyen bir Alma Rahibenin tarifleri üzerine bulunmuştur.Bunun ötesinde Meryem Ana’nın Efes’e gelip ömrünün son yıllarını burada geçirdiğini belirten bazı kanıtlar vardır.Hz.İsa çarmıha gerilmeden önce annesini St.Jean’a emanet edip,St.Jean’a " Bu senin anan ", Meryem’e de " Bu senin oğlun " demiştir.St Jean Efes’te yaşamış ve yine söylentiye göre İncil’i yazmış.Efes’te ölmüş ve burada gömülmüştür.Hz Meryem adına ilk yedi kiliseden biri Efes’te kurulmuştur.Hiristiyanlığın en önemli kurulu olan konsüller toplantısı bir kaç kez Efes’te yapılmış,katolikliğin doğuş kararı burada alınmıştır.Yedi Uyuyanlar Kilisesi iel Mecdelli Meryem’in mezarı Panayır Dağı’nın kuzeydoğu eteğindedir.Efes çevresindeki halk atadan kalma birgeleneği sürdürerek her yıl 15 Ağustos’ta Meryem Ana’nın evinin bulunduğu Panaya Kapulu’nda dinsel törenler düzenlemişlerdir.Bu ve benzer belirtiler bakire Meryem’in ömrünün son yıllarını Efes dolaylarında geçirdiğini kanıtlar gibidir.Buna dayanarak,1957 yılında Papalık tarafından buranın Meryem Ana Evi olduğu onaylanmış ve Hırıstiyanlık için " Hac Yeri " olarak ilan edilmiştir.1891 yılındaki kazılarda burada Meryem Ana Evi bulunmuş ve sonraları Hırıstiyanlarca olduğu kadar Müslümanlarca da çok sık ziyeret edilen bir yer olarak ün salmıştır.

İSA BEY CAMİİ ( Selçuk )
Ayasuluk Tepesi’nde St.Jean Bazilikası’nın batı yamacında bulunan İsa Bey Camii bir Selçuklu dönemi yapısıdır.İsa Bey tarafında 1375 yılında inşa ettirilen caminin mimarı Dimaaşklıoğlu Ali’dir.56.53x48.68 metre boyutlarında cami beylikler dönemi ile Osmanlı Mimarisi’ne geçiş aşamasının en tipik örneklerinden biridir.Sunaklı bir avlusu bulunan caminin mermer levhalarla kaplı batı cephesi, zengin bir dekorasyon örneğidir.Caminin mütevazi fakat heybetli görünüşü önce cephesindeki çifte merdiven ve merdivenli nişlerle süslenmiştir.Hemen ilerisndeki St.Jean Kilisesi’nin mimarisi ile neredeyse boy ölçüşebilir konumdadır.Sanat tarihçilerinin önem verdikleri İsa Bey Camii,içerisnde yer aldığı zengin tarihi ve arkeolojik eserler arasında kendine özgü mimarisi ile bir yer edinmek amacıyla St.Jean Kilisesi’nden tek bir taş almadan inşaa edilmiştir.Camii,Türk Mimarisi’nde ilk defa ikinci cemaat yerine sahip olmasıyla ayrı bir önem taşır.

EFES MÜZESİ
Selçuk ilçesi içerisinde bulunan ve ülkemizin en zengin ve modern müzelerinden biri olan Efes Müzesi,çevrenin arkeolojik zenginliklerinin bir zorlaması olarak,zamanın Eski Eserler ve üzeler Genel Müfettişi Aziz OGAN ile İzmir Valisi Kazım DİRİK’in öncülüğünde 1929 yılında ilk defa bir depo olarak kurulmuştur.Ancak Efes ve yöresinin zengin kazılarıyla Efes Harabeleri’nden her yıl çıkarıla yüzlerce eser ve bunları ziyarete gelen çok sayıdaki turistin ihtiyacına cevap verebilme üzere büyük ve modern bir müze kurulmasına gereksinim duyulmuştur.Efes’te kazı yapan Avusturya heyetinin de yardımlarıyla 1964 yılında müze hizmete açılmıştır.Her yıl yapılan kazılardan çıkarılan buluntuların çoğalması nedeniyle mevcut binası yetersiz kalmış ve sonradan ek salonlar inşaa edilip,30 Temmuz 1976 tarihinde hizmete girmiştir.Müzede teşhir edilen eserler, Efes Harabeleri St.Jean Kilisesi ,Belevi Mezar Anıtı’ndan yapılan kazılarda ele geçmiş olan sırasıyla,Miken,Arkaik,Hellenistik,Roma ve Bizans ve Türklere ait eserlerdir.Ülkemizin en önemli müzesi olan " Topkapı Müzesi " nden sonra gelen Efes Müzesi’nde bugün 8 bin 352 arkeolojik eser,1092 etnografik eser ve 17 bin 143 sikke olmak üzere toplam 26 bin 587 eser bulunmaktadır.

Hiç yorum yok: