Pazar, Temmuz 09, 2006

Mayıs....

Misafir yazar zuhaL :

Bir Kadın vardı;
Tahta briket ve tuğla karışımı bir evde oturan...
Bir Kadın vardı;
Şişe dibi gibi gözlüklerin ardında iki mavi boncuk..
Bir kadın vardı;
Her daim gülümseyen dudakları, ıslak öpücükleri,sıcacık sarılışları..
Bir kadın vardı;
Gülüşünde bin bir dert..
Sene de bir yada iki kez gördüğüm..Sıcaklığını bildiğim..sevgisini yüreğimde hissettiğim.
Bir kadın vardı;
Baharın başında..Başında dertler..
Bİ KADIN VARDI DİYORUM...
ilk baharın son ayında; o ayın tam ortasında..Tam da hayata sımsıkı sarılmanın ne demek olduğunu
anladığım anda yaşamını yitiren..
'Lösemi' denen kemik iliği kanserine bedenini içindeki yaşama sevincini, her şeyini
Mayısın 14ünde teslim eden..
O kadındı ananem...
Hala bir avuç toprağın altında olduğuna inanamadığım.
Hala Lösemi denilen hastalığın sadece televizyonlarda gösterilen görüntülerden ibaret olduğunu sandığım..
Felaketler gibi;
Yaşamadan ciğerinizi nasıl yaktığını bilemezsiniz...
O acıyı yüreğinizin en derin yerinde sızlayarak kanadığını görmeden hissedemezsiniz..
Anlatamıyorum anlatmak istediğimi neden...
Bir hüznü yüreğimin taa derinlerinde bir yerde hisse dipte tarifini yapamamak nasıl bi duyguymuş henüz fark ettim...
Hayat zor Hayat çekilmez..Peki neden ölmek istemiyoruz ki biz..???!!!
En çok sevdiklerimizi yanımızda göremiyoruz biz..bizi yaratıp ta yoktan var eden onları bizden daha çok seviyor ki
tez elden yanına çağırıyor...
ANANEm...
Kısa tombik görünen , sevimli yüzlü mavi boncuklu ender insanlardandı...
2004'ün mayıs ayında kemik iliği kanserine yenik düştü...
Aylardır varlığına dair pek çok şeyi hatırlayıp koruduğum bu melek yüzlü kadına dair tek bir satır çıkmayışı
kalemimden beni hüzünlendirdi. Senede bir kaç kez; belki birkaç yılda bir
Görebildiğim sevgi yumağı olan bu meleğin kaybolup gittiğini henüz kabullenebiliyorum..
Burada İstanbul'da olsam da; oraya Düzce'ye gitsem de bir akşamüstü serinliğinde bir
yerlerden çıkıp gelecekmiş gibi ümitlenir gözlerim kapılarda...Sanki hiç emanetini teslim
etmemiş gibi..birlikte geçirebildiğimiz zamanlar o kadar az ki tarif edecek anlatacak pek bişi bulamıyorum...
(Allah'ım neden!!???) sevginizi bilip sevdiklerinize söyleyememek gibi..Hissettiklerinizin
güzelliğini temizliğini ve duruluğunu algılayıp şekillendirecek cümleleri bulamamak gibi..

KEŞKE KELİMELER YETSE..
Seni en son bi hastane odasında gördüm anane. ''Hastayım '' diyordun!! ''çok hastayım''...
Çocuk gibi bakıyordu gözlerin, rahatsızlığının ne olduğunu; nereye gittiğini bilmeyen sözlerin vardı..
bu insanlar neden gelip gidiyorlar, bu doktorlar ne yapmaya çalışıyor, ben niye onkoloji bölümünde
bu yüzünde maskelerle dolaşan insanların arasındayım?? Diye soran bakışların aklımda..!! iyileşiceksin''demiştim sana
Ve gerçekten iyileşeceğine inanmıştım ta derinlerden..
Aradan aylar geçti ben iyi olduğuna inandım..
Kendimi kandırmışım anane..ozaman fark etmeliymişim senin göç yollarına düştüğünü,
kanatlarını hazırlamaya koyulduğunu..
Aptallığıma yanıyorum anane nasılda anlayamadım. Aylar sonra bi mutfak köşesinde yüreğimden kopan parçaları
birleştirdim senin için...
Sen kanatlanıp uçtun mu?
Bilmediğim diyarlara doğru..
Bir kadın vardı yüreğimin bir köşesinde sakladığım
Ardından doyasıya ağlayamadığım...
Bir kadın vardı
Artık düşlerimde bile özlemlerimi gideremediğim...
Ananeme sonsuz hürmetlerimle..

Hiç yorum yok: